Hindi anlamına gelen Turkey kelimesinden kurtulmamızın zamanı gelmişti. Yurt dışında yolladığım makalelerime utana çekine Turkey yazarken neden ülkem bu kadar talihsiz bir isme sahip , neden hayvan ismi ile anılıyorum diye üzüldüğüm sıktır. Hatta makaleme adres yazarken Türkiye yazdığım ve yabancı dergi editörünü Türkiye kelimesini kullanmaya zorladığımı bile hatırlıyorum. Editör sistemde Türkiye diye bir ülke bulunmuyor. Sizi Turkey olarak kayıt ettik demişti.
Olayı Türkçe kelimelerle bir düşünsenize… İçinde bulunduğunuz bir topluluğa sıra ile soruluyor. Sen neredensin? Almanya, sen neredensin? Libya? Sen neredensin Hindi.! Muhtemelen yurt dışındaki Türk çocukları ile hindi diye dalga geçiyor olabilirler. Veya dalga geçilmeye müsait bir durum içindeler. Biz olayı İngilizce düşünmediğimiz için yeterince farkına varamayabiliriz. Türkçe düşünelim. Mesela müracaat formu doldururken adresinizi yazıyorsunuz. İkametgahınız olarak Hindi yazıyorsunuz. Bir düşünün. Kabul edersiniz ki şık olmuyor.
Türkiye bir özel isimdir. Özel isimler olduğu gibi kullanılır. Mesela Mustafa ismini kafanıza göre değiştiremezsiniz. William ismini değiştiremezsiniz. Çünkü özel isimdir ve bir şahısı işaret eder. Japan kelimesini değiştiremezsiniz. Bunun gibi Türkiye kelimesi de özel isimdir ve Türkiye olarak kullanılmalıdır. Yıllardan beri süre gelen bir hatadan dönmek iyi oldu.
Fakat bir tehlike var. Turkey kelimesini Türkiye şeklinde özelleştirip geliştirirken, özgün ve onurlu yaparken, Türk kelimesine dokunmamak gerekir. Türk kelimesini Türkiye şeklinde değiştirmek, Türkiye’de Türk olmayan birilerinin sahipliğini kurumsallaştırmış ve tescil etmek şeklinde algılanabilir.
Hiç bir okulun yabancı dilde okunması doğru değildir.
Mesleğin ve bilimin detaylarını kavramak, altta yatan incelikleri öğrenmek ve öğretmek için bilgi kaynağı ile iletişimin tam ve eksiksiz olması gerekir. Eğer iletişim anadil dışında bir dil ile gerçekleşiyorsa mutlaka eğitim kusurlu, eksik, yavaş, zayıf ve hatta belkide hatalı olacaktır
İngilizce öğrenmek için bir fakültedeki derslerin İngilizce olması gerekmez. Kursa gidilir, yaz okullarına gidilir vaya fakültenin ders programı içinde ayrı bir yabancı dil eğitimi verilir. Bunun için bilim öğrenirken kullanılan iletişimi zedelemek gerekmez.
İngilizce bilim öğrenmek, bir sinema filmini İngilizce dili ile seyretmeye benzemez. Sinemadan çıktıktan sonra senaryoyu hatırlamak zorunda değilizdir, fakat okul bittiğinde kavrayamadığınız mesleğinizden sorumlu olacağız, hem de ömür boyu.
Dünya bankası veya başka kaynaklardan kredi alabilmek veya okulun veya eğitimin havalı, sükseli olması için bilim eğitiminin yabancı dil ile yapılması, akıllıca olmaz, geleceğin Türkiye’sine zayıf mezunlar yetişmesine ve bu mezunların kendi diline yabancılaşmasına, dilini aldığı ülkeyi cazip bulmasına, beyin göçü ile ülkemizi terk etmesine sebep olacaktır. Türkçe giderse Türkiye gider diyen Sn Oktay Sinanoğlu’nu rahmetle anıyoruz.
Eğitimin her türlüsü Türkçe olmalıdır. Yabancı dilde eğitim veren okulların kademeli olarak Türkçe eğitime geçişi sağlanmalıdır. Daha sağlam eğitim alan, mili değerlerine sahip çıkan bilim adamları bu şekilde yetişecektir.
4- Tebriz’den (İran) Hasan Bey Hadi’nin Turuz sitesinde taranmış halde binlerce kitap var. Özellikle dil ve etimoloji alanında kolleksiyon çok zengin.. Sitede İran’da basılmış Türkçe kitaplar da yer alıyor. Dil/etimoloji meraklıları için özellikle tavsiye: www.turuz.com
5- Paha biçilmez bir fotoğraf arşivi: Hollandalı tarihçi ve mimari uzmanı Machiel Kiel Balkanları dolaşıp Osmanlı eserlerini tek tek fotoğraflamış (50-60’lar). Bu eserlerin bir kısmı bugün ya yok olmuş; ya da yok olmak üzere: http://www.nit-istanbul.org/kielarchive/index.php
6- Şu linkte hat sanatına ait kıymetli epey eser var (binden fazla): Meraklısı için çok kıymetli bir arşiv
8- Dünyanın en büyük harita kolleksiyonu: Modern dönem haritalarına ilaveten; son 5 asra ait 67.000 civarında tarihî harita şu linkte: https://www.davidrumsey.com/
9- ABD Kongre Kütüphanesi II. Abdülhamid’in fotoğraf arşivini dijital olarak yayınlamış. 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başlarındaki Osmanlı coğrafyasından toplam 1823 fotoğraf/baskı şu linkte: http://www.loc.gov/pictures/search/?st=grid&co=ahii
10- Osmanlı coğrafyasına ait fotoğrafların da yer aldığı çok kıymetli bir görsel kolleksiyon. Gertrude Bell arşivi: NewCastle Üniversitesi kütüphanesindeki bu arşivde 19. yüzyıl sonu ila 20. yüzyıl başında çekilmiş binlerce fotoğraf yer alıyor. http://gertrudebell.ncl.ac.uk/photos..php
15- 2 milyondan çok fotoğrafın yer aldığı, konu, başlık ve bölgelere göre tarama yapılabilen çok önemli bir fotoğraf kolleksiyonu: (Türkiye’yle de ilgili binlerce fotoğraf var) https://www.europeana..eu/portal/en/collections/photography
16- Prof. Mükrimin Halil Yinanç’ın kütüphanesi vârisleri tarafından Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ne bağışlanmış (memleketi: Maraş’ın Elbistan kazası). Mükrimin Halil Yinanç Kütüphanesi’ndeki taranmış kitaplara şu linkten online erişebilirsiniz: http://kutuphane.ksu.edu.tr/yinanc..htm
18- Münih’teki Bayerische StaatsBibliothek adlı çok büyük kütüphane taranmış binlerce eseri online paylaşıma açmış.
19. asır öncesinde basılmış Türkiye/Osmanlı ile ilgili kitapların çoğu bu kütüphanede var, erişim şu linkte: Konulara göre tarama imkânı mevcut https://www.bsb-muenchen.de/en/
22- Project Gutenberg, dünyadaki en büyük ücretsiz online-kütüphanelerden biri: Sol taraftaki menüden konulara ve yazarlara göre tarama yapılabiliyor. Bu site üzerinden şu an itibariyle taranmış 54.000 civarında kitaba bedelsiz erişim mümkün. http://www..gutenberg.org/
23- Yakup Kadri ve arkadaşlarının 1930’larda çıkardığı Kadro dergisinin bütün sayıları taranmış olarak şu linkte:
(“Kadro” dergisi, Kemalizm’in sol yorumu açısından önemli bir ekoldü.)
Evrende tatil yapan (insandan başka) hiç bir canlı (ve cansız) yoktur.
Tatil, insanın tembelliğine taktığı isimdir. Özündeki ilkel benliğin ve heveslerin eğlence ile tımarlandığı, tembelliğin ve miskinliğin cilalandığı, öldürülmüş, feda edilmiş, çöpe atılmış, yazık edilmiş bir zaman dilimidir. Heba olan bir ömürdür. Yaşlanmaktır.
Subatomik partiküller (elektron, mezon, nötrino) durmazlar, tatil yapmazlar. Işık, ses partikülleri durmazlar, her hangi bir tatilleri yoktur.
Karaciğerimiz tatil yapmaz, böbreklerimiz bir an bile durmaz. Kalbimizin 1 saniye durduğunu düşünebiliyor musunuz? mkansızdır. Eğer kalbimiz beynimiz tatil yapsaydı ölürdük.
Doğada tatil diye bir şey yoktur.
Gezegenler de böyledir. Sürekli devinim halindedir. Düşünebildiğimiz her şey kendi içinde ve birbirleri ile sürekli bir faaliyet, çalışma içerisindedir.
Evren sürekli çalışır.
Sadece kendisine irade verilen insan tatil yapar.
İnsanlar, toplumlar ülkeler çalışarak kalkınırlar. Refah ve medeniyet seviyelerini yükseltmek için insanların yatması değil çalışması gerekir. Daha çok çalışması gerekir. Ülkenin ekonomisi çalışarak yükselir. Bireylerin bilgi, beceri, sağ duyu, deneyim, ve maddi gelirleri çalışarak artacaktır. Yatarak, tembellik yaparak değil.
Az gelişmiş ülkemizde haftanın 2/7 si tatildir. Yılda 104 gün yapar. 2016 yılı için 24 gün resmi tatildir. O halde yaklaşık olarak 1 senenin %35 i tatildir. Bu ürkütücü bir rakamdır. Çalışılan günlerde mesaiden çalınan tembel saatleri de bu orana dahil edersek en iyi ihtimal ile bir senenin yarısına yakın kısmında tatil yaptığımız ortaya çıkar.
Maalesef, bazı kurumların yönetiminde bulunan yöneticiler, kendileri çalışmak istemediği hafta sonları için bağlayıcı kararlar ve yönetmelikler çıkarıp bütün meslektaşlarını dükkanlarını kapatmaya zorlamaktadır. Örneğin berberler neden pazar günleri kapalıdır? Halkın berbere en çok ihtiyaç duyduğu gün olan pazar günü berberler açık olmalıydı. Eğer bir berber pazar günü açarsa şikayet edilir, çalışkanlığı cezalandırılır, ekmeğini kazanma isteği cezalandırılır ve para cezasına çarptırılır. Kuru temizlemeci, lokanta, bakkal, ve diğer bazı esnaflar da böyledir.
Kıskanç ve tembel yöneticilerin aldığı ve bazı tembel ve kıskanç esnafların da destekleyerek yürürlüğe koydukları bir karar ile bir avuç esnaf diğer meslektaşlarını da kapattırmaktadır. “Madem ben tembelim, acizim, kapatıyorum ve kapattığım için para kazanamıyorum o halde başkası da kazanmasın” diye düşündüğü açıkça belli olmaktadır. Esnaflar ekmeklerini kazanmak için dükkanlarını açmakta özgür olmalıdır. İsteyen kapatmalı, isteyen açmalıdır.
Eczacı eczanesini, berber veya kuru temizlemeci dükkanını kapatmamalıdır. Eğer kapatmak istiyorsa kendisi kapatıp evine gitmeli başkalarının çalışmasına engel olacak şekilde alınmış kararlar bağlayıcı olmamalıdır.
Öğrenci daha çok öğrenmeli, doktor daha çok okumalı, esnaf daha çok çalışmalıdır. Devlet bu şekilde kalkınır, böyle büyürüz, bu şekilde ileri ve medeni bir ülke oluruz, tatil yaparak değil. Tatilde üretim durur, tüketim artar. Bir ülke tüketerek kalkınamaz, çöker. Bizim kalkınmamız için tatil yerine çalışmamız gerekir
Tatil yapmak ölmektir, ölüme yaklaşmaktır, tembelliktir. Heveslere, ilkel benliğin isteklerine uymak, boyun eğmektir. Tatil gereksizdir. Bir işte yorulduğumuz zaman diğer bir iş ile dinlenmek gerekir.
Ahmet, Mehmet, Hasan gibi bir özel isimdir. Özel isimler hiç bir dilde farklı yazılamaz, harfleri bile değiştirilemez. İngilizce’de Hasan kelimesi hasan olarak okunsun diye hussun olarak yazılmaz. Özel isim olduğu için daima Hasan olarak yazılır. Rus’cada, Almanca’da Mehmet kelimesi değişmez, Mehmet olarak yazılır. Japonca’daki Nirayama ismini Türkçe’de yazarken değiştiremeyiz. Rus ismi olan Nikolay kelimesini Türkçe yazarken değiştiremeyiz. Buna benzer şekilde Türkiye kelimesi yazarken her dilde Türkiye olarak yazılmalıdır.
Turkey hindi anlamına gelir, bir hayvandır. Benim ülkem bir hayvanla özdeşleştirilemez. Ulusal kimliğin ve milli dik duruşun gereği olarak kendi ülkemizin adını doğru yazmalıyız