Ağız kokusu kitabı

https://youtu.be/8_DOf0coK3E
Ağız kokusu kitap tanıtımı

ÜLKEMİZİN EN KAPSAMLI AĞIZ KOKUSU KİTABIDIR

Dünyada ve ülkemizde bu konuda yazılmış en kapsamlı bilim kitabıdır. Ağız kokusu nasıl oluşur, moleküler ve selüler mekanizmalar, klinikte ağız kokusu çeşitleri ve teşhis edilmesi, ağız kokusu muayenesinde kullanılan cihazlar ve özellikleri, kimyasal maddeler, muayene yöntemleri ve daha fazlasını içermektedir. 63 bölüm 936 sayfa, 660 resim, 230 tablo, parlak kuşe sert kapak 16x24x5 cm boyutlarındadır..

Önsözü indir Kitabın önsözünü indirebilirsiniz

İçindekileri indir Kitabın içeriğini görmek isteyebilirsiniz

Birinci bölümü indir Kitabın birinci bölümünü isteyebilirsiniz

Sipariş ver Kitabı sipariş etmek isteyebilirsiniz

Diş hekimlerinin ağız kokusu hastasına diş temizlemek dışında herhangi bir şey yapamadığını fark etmem uzun yıllarımı almadı.

Biz diş hekimlerine fakültede ağız kokusu başlığında yeterli bilgi verilmediği için tıbbi refleks ile sadece diş temizliği yapabiliyoruz. O kadar. Başka hiçbir şey yapamıyoruz ve bilmiyoruz.

Çünkü ne yapılacağını öğretmesi beklenen akademik kurumlar ağız kokusu hakkında yeterince donanımlı sayılmaz. Hiç bir dersimizde ağız kokusu başlığı bulunmuyor. Yaptığım bir ankette gördüm ki, biz hekimler kendi ağız kokumuzu bile tedavi edemiyoruz. Bunu 1’inci bölümde deşeceğiz.

Tıp fakültesinden mezun olan hekimlerin durumu da bizden farklı değildir. Kulak burun boğaz hekimleri için tonsil taşı aramak, gastroenteroloji veya iç hastalıkları hekimleri için endoskopi yapıp reflu ve H. pylori infeksiyonu aramak adeta kendiliğinden ortaya çıkmış ve çaresizlikten baş vurulan bir tıbbi nakarat olmuştur.

Kabul edelim, bizler, ağız kokusu tedavisinde yeterince başarı elde edemedik. Hep oyaladık ve oyalandık. Belki iyileşir temennisiyle hastaya tonsillektomi ve flep operasyonları yaptık. Asit ve reflu gideren temenni reçeteleri yazdık. Temenni detartrajları yaptık. Temenni gargaraları verdik. Hep temenni ettik. Belki bu defa hasta iyileşir dedik, ama hiç birimiz ağız kokusunu doğru anlayamadık, bu hastalığı tanıyamadık, mekanizmalarını kavrayamadık. Biz ağız kokusu hastalarını tatmin edici şekilde tedavi edemeyince okus pokuscular ve tıp şarlatanları ağız kokusuna el attılar. Bunu da 1’inci bölümde deşeceğim.

4 kişiden 3 tanesini etkileyen bir hastalığı daha uzun süre yok sayamazdık.

buyutec

Nedir bu ağız kokusu?
Ağız kokusunun literatürde doğru dürüst bir tanımı bile yok.

Önce hastalığı doğru bir şekilde tanımlamak, çerçevesini çizmek, etyolojik sınıflamak, sonra mekanizmalarını ortaya koymak gerekiyordu. Birilerinin bu konuda önden gidip diğerlerine yolu açması gerekiyordu. Sarımsağın veya sigaranın ağız kokusu yaptığını zanneden, midenin sık sık koku yaptığını düşünen hekimlere önce ağız kokusunun ne olmadığını tanımlamak gerekiyordu. Gömleğin birinci düğmesini yanlış iliklenlenmişti. Sonuçta bütün düğmeler yanlış iliklenmişti. Düğmeleri çözmeden doğru iliklemek imkansızdır. Önce çözmek gerekiyordu yani bazı kemikleşmiş hataları gidermek şarttı. İlk önce, gömleğin yanlış iliklenmiş düğmelerini çözmek, bazı tabuları yıkmak, bazı taşları yerinden oynatmak, doğru zannetikleri şeyin bir hata olduğunu anlatmak gerekiyordu. Mevcut yanlışları silmek şarttır. Ancak ondan sonra doğrusunu öğretmek mümkün olabilir. Yani ağız kokusu kitabı yazmak yetmezdi, ağız kokusunu yeniden yazmak gerekiyordu.

Rahmetli babam derdi ki: eğer bir şeyin eksik olduğunu görüyorsan, o eksiği giderecek olan sensin.

Öyle yaptım. Önden gidip yolları açtım. Hem ülkemizde hem uluslar arası literatürde, ağız kokusunu ilk defa tanımlayıp, etyolojik sınıflamayı yayınlayan ben oldum. Nerdeyse 20 seneden beri her günüm ağız ve nefes kokusu üzerine okumak, yazmak, konuşmak, inceleme yapmak, deney yapmak, kafa yormak, başkalarını dinlemek, soru cevaplamak veya ağız kokusu hastası muayene etmekle geçti. Oldukça fazla deneyim ve bilgi biriktirdim. Ağız kokusunu ölçen bir cihaz, kokuları engelleyen bir formül geliştirdim ve patentini aldım, sadece ağız kokusu üzerine yazılmış 4 tane kitabım var. 20 taneden fazla uluslar arası makalem var ve epey atıf alıyor. Akademisyenler dünya üzerinde giderek artan yaygınlıkta benim tanım-terminoloji ve sınıflamamı kullanmaya başladılar, maalesef Türkiye’deki akademisyenler hariç.

Ayrıca ağız kokusu üzerine çok sayıda konferans, tebliğ, sunum, ders, ropörtaj ve seminerler verdim. 100 den fazla ağız kokusu eğitim videomun bulunduğu yutub kanalım, yönettiğim ağız kokusu grup ve forumlarım var, onları saymıyorum, zaten çoğunun sayısını ve yerini hatırlamıyorum bile. Yaz deseniz hepsini yazamam. Bu konuda neler yapıp ağız kokusunu nerelere getirdiğimi bölüm 1 de okuyacaksınız.



Ağız ve nefes kokusu konusunda herşeyi buraya sığdıramadım. Bu kitapta tip 2,3,4,5 ağız kokusunun tedavisi eksiktir. Vaka sunumları ve herbal ürünler eksiktir. Dişlerin ağız kokusu üzerine etkisinin ne olduğu, burun kaynaklı kokular, implant ve dolgu maddelerinin ağız kokusu üzerine etkileri, çocuklarda ağız kokuları, olfaktör sensorun histokimyası, tip 4 ağız kokusunun moleküler mekanizmaları, genetik ve konjenital ağız kokuları daha bir çok konu bu kitapta eksik kalmıştır. Bunun gibi en az 3 kitap daha var kafamın içinde. Bu eserin sonraki baskıları muhtemelen daha kalın olabilir. Bu kitap, şimdilik ağız ve nefes kokusu konusunda ülkemizdeki ve dünyadaki en kapsamlı eserdir. Hem ansiklopedik bir kaynaktır, hem klinik başvuru kitabıdır, hem de köşe başı eserdir. Bilim kitabıdır.

Bu eseri neden yazdım?:

Neden bu konuda derinleşmeye gerek duyduğumu hep sorarlar. Neden ağız kokusu gibi sıradışı ve hiç kimsenin el atmadığı bir konu üzerinde çalışıyorsun? Neden ağız kokusunu inceliyor ve ağız kokusu üzerine bilim yapıyorsun diye.

Anlatayım ama kimseye söylemeyin: Diş hekimliği fakültesi son sınıfındaydım. Ağız kokusu şikayeti olan bir yakınıma diş taşı ve plak temizliği yapılmasına rağmen koku şikayetleri iyileşmedi. Bu sebeple hocalarıma gösterdim. Bu işe periodotoloji bakar dediler bana. Periodontal hastalığı yokmuş, zaten periodontolojiden sonra da iyileşmedi. Sırası ile diğer bölümlerden bir çok hocayı gezmemiz aylarca sürdü. Başka diş hekimliği fakültesinin ilgili bölümlerini de gezdik. İyileşmedi. O yıllarda tespit ettim ki bu konuda hiç kimsenin yeterli bilgisi yok. Çünkü hoca dediklerimiz de ağız kokusu eğitimi almamışlar. Hasta karşısında kariyer, otorite ve prestijlerini korumak için ağız kokusunun nasıl tedavi edilebileceğini ve olası sebeplerini sanki biliyormuş gibi yapıyorlar. Aslında onlar da herhangi bir şey bilmiyorlar.

Yine o yıllarda anladım ki ağız kokusu, periodontolojinin kucağına bırakılamayacak kadar karmaşıktır.

Mezun olduktan sonra da bir şey değişmedi. Ne kliniğimde ağız kokusu hastalarına faydam dokundu, ne diş hekimliği fakültelerinde ağız kokusu eğitimi verilmeye başlandı. Halkın dörtte üçü ağız kokusundan yakınırken fakültelerimizde ağız kokusu “yok” farz edilmeye devam ediyor. İnsanlarımız muskacıya gitmek zorunda kalıyor. Tuhaf şarlatanların eline düşüyor, halitomafia adı verilen ağız kokusu hastalarını dolandıran şebekeler olduğunu duyuyorum. Bunları görünce babamın öğretisi gereği olarak problemi gidermek, öncül olmak, yolu açmak üzere bu işe el atan ben oldum.

Şimdi bana neden ağız kokusunu bu kadar derin yazdın diye sorarsanız yine babamın diliyle şöyle yanıtlarım: Bir arkeoloğun kazmasına takılayım diye yazdım bu kitabı. Bu kitaptan para kazanmayı hiç gözetmedim. Ömrüm boyunca çok para kazanmak gibi bir hedefim de olmadı zaten.

Bu eseri kimlere yazdım?:
Ağız kokusu hastasına yeterince faydası olmadığı için kendisini sorumlu hisseden bütün hekimlere ve tıp mensuplarına yazdım.
Ağız kokusu hastalarını tıp şarlatanlarına teslim etmek istemeyen hekimlere yazdım.
Diş ve tıp hekimleri ve öğrencileri için yazdım.
Bu kitap ağız kokusu hastasına hitap etmez. Fakat alıp okumak isteyen ağız kokusu hastası olursa buyursun okusun.

Eserde yeni olan nedir?
Bütün ağız kokularının tedavisini henüz bilmiyorum. Fakat geliştirdiğim muayene ve ölçme yöntemleri ve keşfedip uluslar arası literatürde ve bu kitapta yayınladığım teknikler ağız kokusu hakkında naftalin kokan bilgileri, yanlış veya eksik olduğu sebebi ile hükümsüz kılmıştır. Bazı geleneksel bildiklerimizi revize etmiş veya örümceklenmiş bazı kuramları, akla yakın olanları ile değiştirmiştir.

Ağız kokusu ölçen (halitometre) cihazının yapımı için elektronik devre şemasını eserin içinde verdim. Okuyucuların arasında elektronikten anlayan birileri varsa ağız kokusu ölçen cihazını kendisi yapsın istedim. Çünkü ben öyle yaptım. Bkz. Halitor.com.

Bu eser;

Ağız ve nefes kokusu kitabı
Ağız kokusunun sadece ne olduğunu değil aynı zamanda ne olmadığını da kesin sınırlarla tespit edip çerçevelemiştir. Bu çok önemlidir.
Gri renkli, tatminsiz sınıflamaları kullanmaya devam etmek yerine dünya literatürüne ilk etyolojik sınıflamayı getirmiştir.
Hastanın ağzını koklamak gibi çağ dışı ilkel yöntemleri red etmiştir.
Sözümona teşhiste kullanılan biyokimyasal testleri dışlamıştır.
Muayene öncesi hastada ağız kokusunu artıran hazırlıkları red etmiştir.
Periodontolojinin kucağına terk edilen ağız kokusu konusunu köreltildiği yerden alıp ait olduğu oral mikrobiyoloji ve oral diyagnozun masasına taşımıştır. Sahip çıkılırsa daha ileri gideceğine inanıyorum.
Ağız kokusuna ilgi duyan hekimlerin keşfetmesi gerekenleri, üstünde çalışılması gereken hipotezleri (bölüm 63’de) belirlemiştir. Okuyucuya teklif mahiyetinde bilimsel bir yol haritası çizmiştir. Böylece okuyucunun tıp şarlatanlığına doğru olması muhtemel savrulmalarını engellemiştir.


Terminoloji:
Tıbbi terimler üzerine iki tane mesleki sözlük yayınlamış olmam sebebi ile latince ve ingilizce terimlerin Türkçeye uyarlanması konusunda deneyimliyim. Buna rağmen elimden geldiğince latince tıbbi terimleri yazmayıp Türkçe karşılıklarını kullanmaya gayret ettim. Okuyucunun beni eleştirmesini göze alarak çok sade ve basit bir dil kullandım. Çok lazım olmadıkça ingilizce terimleri bile kullanmamaya özen gösterdim. Bu sebeple eserin terminolojik yapısı sanki halk dili ile yazılmış gibi oldu. Size sükse yapmak ve hava atmak için ağır tıp terminolojisi ile yazabilirdim, en ağır tıbbi terimlere hakimim, ama öyle yazmak bir marifet olmazdı.

Sn Oktay Sinanoğlu gibi, yabancı kelimelerin Türkçe söylendikleri gibi yazılmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Onlayn, yutub, gibi. Öyle yazdım.

Türkçe dil kuralları ve imla bakımından düzeltme yapılması konusunda yardımcı olacak birilerini bulamadım. 1000 sayfaya yakın kitabın her satırının tek-tek okunup gözden geçirilmesi gerekiyordu. Dostlarım en çok 30 sayfa okuyor sonra ilgileri dağılıyordu. Düzeltmeleri kendim yapmak zorunda kaldım.

Zannetmeyin ki fotoğrafları klinikte veya laboratuarımda profesyonel bir fotoğrafçı çekti. Yine zannetmeyin ki, şekilleri bir profesyonel çizdi. Yine zannetmeyin ki grafik, diyagram, resim, redaksiyon ve sayfa düzenini bir profesyonel hazırladı. Hepsini ben yaptım.

Eserin üslubu:
Bu eserin genel üslubu okuyucu ile konuşma şeklindedir. Fakat bilimden asla ayrılmadım. Bir bilgiyi veriyorsam mutlaka literatürden kaynak gösterdim. Benden önce bizlere yolu açmış bilim insanlarının çalışmalarını refere ettim. Eserin sonunda 8 punto minicik yazmama rağmen 35 sayfa süren bilim kaynaklarının hepsini eser içinde kullandım, orda gördüğünüz her makaleyi satır satır didikledim, hepsini tek tek okudum ve rafine ederek okuyucuya hap bilgi şeklinde sundum. Orada yer alan makaleler okuyucuya sevimli görünmek için oraya yazılmadı. Bazı kaynaklara ulaşmam aylarımı aldı. Bazen yazarın kendisine ulaşıp yazdıkları konusunda kendisi ile karşılıklı fikir alış verişinde bulunduktan sonra elde ettiğim kanaatı bu kitaba yazdığım olmuştur.

Pratikte yani klinikte bu bilgiyi nasıl kullanacağını resimlerle gösterdim. Resimlerin yetersiz kaldığı yerde video çekip youtub’a koydum ve okuyucuya link verdim. Böylece dünya tıp literatüründe yazan bilgileri Türk hekiminin kliniğine getirdim. Bütün bunları konuşma diliyle yaptım. Birileri aferin desin diye.

Eğer bir gün verdiğim linklerden birinin çalışmadığını görürseniz veb sitemi bulun ve girin. Veb sitemin içinde aradığınız başlığı bulacaksınız. Zaman içinde dosyanın veya videonun ismini değiştirdiğim için bulamamış olabilirsiniz.

Özellikle teşhis ve muayene işlemlerini yazdığım bölümlerde okuyucuya yeterli bilim kaynağı vermem mümkün olmadı. Çünkü bu konularda benden önce bu yoldan geçip yolu açan ve yayın yaparak belge bırakan bilim insanı yoktu. Önde gidip yolu açan ben olduğum için sizlere benden önceki literatürden kaynak veremedim, bu sebeple teşhis ve ölçme bölümlerini kısmen anektodal bir anlatım ile yazmak zorunda kaldım. Bu bölümlerde deneyimlerimi yazmak zorunda kaldım. Mesela benden önce birileri Nelaton kateterini burun kavitesine sokup koku ölçmedi, sistein şoku ile elde edilen H2S pik konsantrasyonunu başlangıç değerine bölerek bir parametre belirlemedi. Bu sebeple bunlara kaynak veremedim. Hiç kimse ağızdan, burundan ve nefesten 3 farklı noktadan bağımsız gaz ölçümü yapmadı ve bunun için yöntem geliştirmedi. Bu sebeple buna kaynak veremedim. Hiç kimse çocuk balonunu olfaktometrik muayene için kullanmadı. Bu sebeple kaynak veremedim. Hiç kimse dil üzerine vanilin sürmedi. Ve daha düzinelerce başlattığım ve geliştirdiğim muayene yöntemi vardır. Bunlara literatürden kaynak veremedim. Çünkü literatürde, uluslar arası dergilerde ve bu kitabın içinde ilk defa ben yayınlamış oluyorum.

Beğenmediğim (organoleptik muayene) veya red ettiğim (psikosomatik halitosis gibi) konuları da bu eserde anlattım. Ben beğenmiyorum diye okuyucuya bu konuda bilgi vermekten vaz geçmedim. Bunları okuyucuya önce anlattım sonra neden yanlış ve eksik olduğunu açıkladım.

Genel olarak içeriği distile edildiği zaman, bu eser, dünya literatüründeki mevcut bilgileri eksiksiz olarak yansıtmakla kalmaz, aynı zamanda kendi geliştirdiğim teknik, yöntem, tespit ettiğim bilgileri, fikirlerimi ve deneyimleri de içerir. Bu şekilde ele alındığı zaman bu eser ağız kokusu bilimi içinde yıllarca yoğrulmuş Dr. Murat Aydın’ın ağız kokusu hakkında bildiklerinin önemli bir kısmının kağıttaki izdüşümüdür.



~13 senede sürdü yazmam. Öyle zamanlar oldu ki, 2 sene önce yazdığım bilginin yenisi çıktığı için geri dönüp yazdıklarımı tazelemek gerekli oldu. Matbaya vermeye hazırlandığım şu tarihte yeniden gözden geçirmeye kalksam eminim yeniden yazmam gereken yerler bulacağım ve bütün kitabı yeniden yazmaya kadar gidebilecek bir girdaba düşebilirim. Zaten 660 resim, 230 tablo, 950 sayfaya aynı anda tek başıma hakim olmam giderek zorlaşmıştı. Defalarca gözden geçirmeme rağmen, eserin uzak sayfalarında olası bilgi çiftlemeleri, ve varsa imla hatalarım affola.

Teşekkür:

tokalas

Bu eseri yazma fırsatı veren Allah’a, kapak ve görsel tekniğinde desteğini esirgemeyen kadim dostum Sn Diş hekimi Orhan Günel’e, bölüm 48’i hazırladıkları için, değerli meslektaşlarım Necla Demir ve Gülşah Bekdemir’e, bölüm 5’i hazırlayan Sn Dr Çağrı Derici’ye, alkali ve kandida diyetleri hakkında bilgi veren Uzm. Dyt. Kimya Müh. Gizem Derici’ye teşekkür ederim. Bu paragrafta teşekkür etmek için esere katkısı olan başka birilerini bulamadım.
Dr. Murat Aydın
2021, Adana