TEPKİYİ YÖNETMEK

Tepkiyi yönetmek

LİDER BULUNCAYA KADAR
=============
Bir şahıs, tertemiz ve toplumun en değerli kesiminden bir insanı yani bir kardiyoloji doktorunu tabancayla klinikte vurdu. Öldürdü. O tertemiz insanın pırıl pırıl beyaz önlüğündeki kan fotoğraflarda gözümün önünden gitmiyor. Allah böyle insanları ıslah etsin.
Önce vefat eden kardeşimize ve tüm sektöre baş sağlığı diliyorum. Acımız büyük. İnşallah bundan sonra böyle bir şey olmasın. Teşebbüs edenlere bile en ağır ceza layıktır.
Bu olaydan sonra bazı sağlık kurumları boykot başlattı ve halka (acil vakalar dışında) sağlık hizmeti vermeyi durdurdu. Adına protesto, grev veya boykot diyelim. Bu yazıyı bu boykota katılan meslektaşlarım için kaleme aldım:

Değerli arkadaşlar burada bir şeyi gözden kaçırmamak lazımdır.
İçimizde biriken haklı tepkiyi, nefret, hoşnutsuzluk, adaletsizliğe isyan ve insani reaksiyonu doğru hedefe yöneltmeliyiz. Bu tür (doktora, kadına, çocuğa, avukata şiddet) olaylarına gereken önlemleri almayan yöneticilere verilen sağlık hizmetlerini durdurmak lazımdır. Mazlum Türk halkının sağlık hizmetini durdurunca öfkemizi doğru hedefe yönlendirmiş olmuyoruz. Katillere veya güvenliğimizi sağlaması beklenen kurumların uygulama ve yöneticilerine kızıyor, halkı dövüyoruz.


Güvenliği sağlayan bu yöneticiler kimden sağlık hizmeti alıyor bilmiyorum. Benden almıyorlar. Eğer onlara hizmet veren kurumlar 3 gün boyunca verdikleri hizmeti askıya alabilirse o zaman doğru tepkiyi doğru hedefe vermiş oluruz. Ancak o zaman bu tepkiler doğru tetiği çeker, ancak o zaman ne oluyor bu doktorlara diyecekler ve kendilerine soracaklardır, ancak o durumda sesimizi duyacaklardır. Şu anda yapılmakta olan boykot, iş bırakma, iş yavaşlatma tarzı tepkilerden doktorun güvenliğini sağlayacak olan insanlar ve kurumlar hiç etkilenmemektedir. Haberleri bile belki yoktur. Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış.

Leyla teyzenin kuronunu simante etmeyi 24 saat geciktirmekle veya Ahmet beyin MOD dolgusunu ertesi güne bırakmakla tepki değil eziyet vermiş oluyoruz. Türk halkı daha zaten yeterince eziyet görüyorken bir de bizler halkımıza eziyet etmesek iyi olur. Emin olun halk şimdi tedavisini erteledik diye bize destek olmuyor, bize bileniyor olmalı.
Biliyoruz ki, boykot sırasında sağlık kurumuna müracaat eden acil vakalara bakılıyor fakat acil olmasa da bazı vakalar tedavisiz olarak geri çevrildiği zaman halkta bir hayal kırıklığı ortaya çıkmaktadır. Boykot yaparak halkın tedavisini geciktirince, halk bizi neden desteklesin ki??, tam tersine doktora düşmanlaşma eğilimi gelişmesine sebep olabiliriz.

Gittiğiniz ticari kurum boykot yaptığı sebebi ile sizi kapıdan geri çevirse siz o kuruma sempati duyar mısınız? Destekler misiniz? Kendinizin olmayan bir savaşın yenik ve kızgın tarafına dahil mi olursunuz?
Muhtemelen kiminle problemin varsa git onunla çöz, benden ne istiyorsun, bana neden eziyet ediyorsun dersiniz. Benden intikam alacağına git seni üzenden intikam al dersiniz.

Bütün bu anlattıklarım lidersiz toplumlarda ortaya çıkan rastlantısal dağınık kötü oryente olmuş, organize edilmemiş, tepkilerdir. Aslında toplumdaki dip dalgasının yüzeydeki izdüşümüdür. Bir lider olsa ve bu tepkiyi organize etse, ortak karar alınsa ve eşgüdüm ile uygulanan bir eylem yapılsa ve doktorun güvenliğini sağlayan kurum görevlilerinin sağlık hizmetini 3 gün durdurduk diyebilse, işte o zaman vurduğu yerden ses getirir, amacına ulaşır. İşte o zaman halk da bizi destekler. Düşmanımız bile saygı duymaya başlar. Bir lider buluncaya kadar bu kıvamda zaman-zaman köpükleneceğiz. Öyle görünüyor.

BEYİN GÖÇÜ PROPAGANDASI YAPMAK

Beyin göçü

Ekonomisi geliştiği için midir nedir, batılı ülkeler gelişmekte olan ülkelerdeki kalifiye elemanları, yetişmiş beyinleri, okumuş insanları, gelecek vaad eden meslek grubundan insanları kendi ülkesine çeker ve kullanır. Buna beyin göçü diyoruz. Zayıf ülkenin koşulları zayıfladıkça aç kalan yetişmiş insanlar ülkelerinden kaçmaya başlar. Medeniyet, teknoloji, para, adalet, insan hakları ve sosyal gelişmişlik onları haklı olarak cezbeder. Ülkelerini terk edip yurt dışına çıkarlar.

Günümüzde Türkiye’de yaşanmakta olan budur. Doktorlar başta olmak üzere bir çok yetişmiş insan batı tarafından davet edilmektedir. Batılı ülkeler Türk hekimlerinin ülkesini terk etmesini kolaylaştırmak amacı ile propagandalar yapmaktadır. Sizin ülkenizde bir şeyler yolunda gitmiyor ama Amerika’ya gelirseniz size rahat imkanlar sağlarız mesajı verecek toplantılar, seminerler, açık oturumlar ve gogıl reklamları görmeye başladık. hemen her hekim internete girer girmez yurt dışında iş imkanı başlıklı reklamlar görmüştür. hekimler ve okumuş beyinler elimizden alınmakta adeta ülkemizin beyni boşaltılmaktadır.

Batılı ülkeler bunu kasıtlı ve isteyerek programlı ve sistematik şekilde yapar. İran’dan nükleer fizikçileri ve mühendisleri yüksek ücret teklifleri ile çekip almaya çalışması ülkenin bu alanda zayıflaması içindir. Ancak bu gün bizim ülkemizden doktorları planlı şekilde aldığını zannetmiyorum. Hazır yetişmiş olgunlaşmış elmalar dalında çürümesin yere dökülmesin diye doktorlarımızı elma toplar gibi alıp götürüyorlar. Çünkü ülkemizde hekimler ağır şartlar altında düşük ücrete çalışmaktadır. Üstelik darp hatta cinayete kurban gitmektedir. Darp edenler ertesi gün serbest kalmaktadır.

Doktor başta olmak üzere yetişmiş beyinlerin kaçırılmasına seyirci kalmak bile mümkün değilken bazı hekimler ve kurumlar, yurt dışına doktor çıkarılmasını artıracak şekilde konuşmalar yapmaktadır. Yurt dışında doktor götüren kuruluşlara ve bu yönde yapılan reklamlara sponsor olmaktadır. Bir Türk doktor veya profesör veya bir Türk hoca instagramda veya gogıl reklamlarında yurt dışına nasıl çıkılacağını anlatıyorsa, denklik şartlarını açıklıyorsa, örnekler vererek ballandıra ballandıra ücretlendirmeyi anlatıyorsa, yurt dışına gidişi cesaretlendiriyorsa, teşvik ediyor ve özendiriyorsa bunu, cehalet ile ihanet arasında bir yere koymak gerekir. Bilerek yapıyorsa ekmek yediği vatanına ihanet, bilmeden iyi bir şey yaptığını zannederek yapıyorsa cehalet olarak değerlendiriyorum. İnşallah cehaletinden yapıyordur.

İYİ HEKİM KİMDİR

Diş hekimliği mesleğindeki düşüş

İyi hekim ne yapılacağını değil nerde durulacağını bilen hekimdir.

Fakültede sayısız hastalık ve sayısız tedavi öğreniyoruz. Kliniklerimize gelen broşür, temsilci ve katıldığımız kongre ve kurslarda da neler yapacağımızı öğreniyoruz. Hatta gogıl bile ne yapılması gerektiğini hangi ilaçların kullanılması gerektiğini bizlere söylemektedir.

Ama nerde duracağımızı öğrenmiyoruz. Durmayı bilmek, gerektiğinden fazla müdahale etmemek, hastayı amacının ötesinde manipüle etmemek gerekir.

Bu, ancak sağ duyu kazanmak ile mümkündür.