Bu site çeşitli konularda bireysel düşüncelerimi içermektedir.
Yazar: Murat Aydın
Sırası ile : Adana Erkek Lisesi, İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim dalında eğitim aldım.
Askerlik görevimi; İzmir 800 yt Kara hastahanesi Diş polikliniği, Narlıdere İstihkam Tugay ve Poligon revirlerinde yaptım. Şimdi gönderseler askere yeniden gitmekten onur duyarım.
Hiç alkol kullanma(dı)m. Allah'tan başkasına secde etmedim. Eskiden gitar çalardım, sigara içerdim, elektronik amatörüydüm.. Artık vakit bulamıyorum. Ortanın üstü seviyede bilgisayar, satranç ve ingilizce bilirim.
Adana'da muayenehanem vardır. (Şimdilik). Futboldan anlamam, takım tutmam. Siyaset; boş vakti olan fakat yapacak işi olmayanların mesleğidir.
Çarpışma ile bir diş yerinden fırlayıp çıkabilir, düşebilir. Buna avulse diş denir. Özellikle çocuklarda bu durum görülebilir. Bu dişi alarak acele olarak diş hekimine götürürseniz diş hekimi bunu temizleyip yerine monte edebilir ve belki diş kurtulabilir.
Peki yerinden fırlamış dişi götürürken nasıl taşıyacağız?
Biz diş hekimleri kök kanalı tedavisi yaparken dişin kökünün içerisini boşaltıp temizleyip doldururuz. Bu sırada kökün ucunu (apeks) yerini tam olarak bilmek isteriz. Kökü gereğinden fazla uzun delerek dışarı çıkmamak veya gereğinden kısa delerek eksik dolgu yapmamak amacı ile kökün ucunun bittiği yeri bilmek isteriz. Apeks bulucu cihazlar, impedans ve reaktans değişimlerini algılayan basit elektronik cihazlardır. Sizi yönlendireceğim sayfada Apeks bulucunun basit bir şekilde amatörce nasıl yapılaileceğini bulacaksınız
Bazen dişlerin canlı olup olmadığını içindeki sinirin ve pulpa isimli dokunun yaşayıp yaşamadığını bilmek isteriz. Bu amaçla dişe dokundurulan zayıf akım veren elektronik cihazlar kullanırız. İşte bunun nasıl yapılabileceğini elektronik amatörünün kolayca yapabilmesi amacı ile bu sayfada anlattım.
Kanal tedavisi yaparken kullanılan sodyum hipoklorit solüsyonunun hazırlanması
Kanaltedavisi yaparken biz dişhekimleri mutlaka sodyum hioklorit solüsyonu kullanırız. Hipo kullanılmadan yapılan kanal tedavileri eksiktir.
Hipoklorit genellikle %0.1 ile %5.5 arası konsantrasyonlarda kullanılmaktadır. Bu aralıktaki her konsantrasyon yeterince amacına hizmet eder. 1 çay bardağı dolusu (100 ml) çaydanlığın altından alınmış ılık suya 10 ml kadar hipo koymak yeterli olur.
Hipo bakkaldan alınır. Çamaşır suyu veya beyazlatıcı adı ile satılır. Şiddetli tahriş edici ve kuvvetli baziktir. Elimize yüzümüze gözümüze yaklaştırmak sakıncalıdır. Ancak sulandırıldığında dişlerin kanal tedavisinde gaz geçilmezdir. Hem çamur tabakasını yerinden kaldırır hem mikrop öldürür hem de protein kalıntılarını bağlayarak yapılacak kanal dolgusunun başarısını artırır.
Sodyum hipoklorit solüsyonu 1- Çlkalamaya 2- Işığa 3- Yüksek sıcaklığa duyarlıdır. Bunlarla bozulabilir, etkisini kaybedebilir. Bu sebple karanlıkta soğukta çalkalamadan saklanmalıdır. (Aynen oksijenli su gibi)
Diş hekimi bu aşamada diş deposunda satılan ticari hipoları kullanmak yerine daima taze hazırlamalıdır. Maalesef diş depolarında hazır hipo satılmaktadır. Bunlar beklediği için yapısındaki klor miktarında azalma olmuş olması çok mümkündür. Aslında rafta beklemeye dirençsiz olan böyle bir maddenin diş deposunun raflarında satılıyor olmasını tuhaf buluyorum. Belli ki bekledikçe bozulmakta ve etkisizleşmektedir. Üstelik diş depolarında yarım litreden daha az miktarda sulandırılmış hazır sodyum hipoklorit 15 Euro+KDV fiyatla satılmaktadır. Bakkalda ise 2.5 litresi 3-5 liradır. Üstelik sulandırılmamıştır. Üstelik daha tazedir.
Bazı hipo solüsyonları daha konsantredir. Onların konsantrasyon ayarlarını kendini zyapınız. Bazı hipo solüsyonları ise kokusuzdur. Bu amaçla yapısına katılan koku gidericilerin kanal tedavimizi olumsuz etkilemediği bilinmektedir. Kokusuz hipo da kullanabilirsiniz.
Hipo solüsyonu daima kanal tedavisi başında taze hazırlanmalıdır ve ılık suya hazırlanmalıdır. Fakat eğer suyu fazla sıcak kullanırsanız içindeki hipo kaçar. Yine etkisini kaybeder. En uygun sıcaklık yanağınızı yakmayacak olandır.
Hep soruyorlar ağız kokusu için ozon uygulattırsam faydasını görür müyüm diye. Küçük bir deney yaparak elde ettiğim sonuçları fikir vermek bakımından yazmak istedim.
Çok sayıda hastalığa alternatif tedavi olarak uygulanan ozon gazı aslında 3 tane oksijen molekülünden ibarettir. Diyabetteni fibromiyaljiye kadar geniş skalada hastalıklara ozon uygulanmaktadır.
Bireyden kan alınır, injektörün içerisinde kan ile ozon gazı karıştırılır ve bireye kendi kanı yeniden damardan verilir. Bu işleme ozon uygulaması adı verilir.
Ozonun hastalıklara iyi geldiğini ben bilmiyorum. Hiç bir fikrim yok. Ozon gazı ile iyileşmiş bir romatizma veya lupus veya fibromiyalji hastası varmıdır bilmiyorum. Ben işin o kısmıyla ilgilenmiyorum. Ağız kokusuna olumlu etkisi varsa bilmek istedim basit bir ölçüm yaptım.
Ozon tedavisi gören ve ağız kokusu şiakeyti bulunan 2 kişinin ozon gazı almadan önce ağız ve nefes kokusunu organik, azotlu, kükürtlü gazlar ve hidrojen metan grubu gazları ölçtüm not ettim. Bireyler ozon aldıktan sonra sıfırıncı ve 20 inci dakikada yeniden ağız ve nefes kokusunu ölçtüm. Bireylerin ağız ve nefes kokusunu oluşturan gaz konsantrasyonlarında herhangi bir değişiklik oluşmadığını gördüm.
Sonuç olarak ozon gazının ağız kokusuna olumlu etkisi olmadığını gördüm ama bu bir bilim çalışması değildir. KEsin bir şey konuşmak için erkendir. Sadece ön tahmin yapabilmek amacı ile basit ve ampirik bir tespitten ibarettir. Kesin sonuç değildir.
Ülkemizin en kapsamlı ve diş hekimlerine hitab eden en başarılı biyofizik ders kitabıdır. Diş hekimliği öğrencilerine gereksiz ve ertesi gün unutulan tuhaf bilgiler vermek yerine ömürleri boyunca klinikte kullanabileceği değerli ve faydalı bilgiler veren tek kitaptır
Yine arkamdan ittiler.. Böylece bu kitabı yazdım. Buyurun size ön sözünü veriyorum: Biyofizikçi değilim ama birinin bu kitabı yazması gerekiyordu. Diş hekimliği öğrencilerinin biyofizik eğitimlerindeki eksiği görüp bu eseri kaleme almaya karar verdiğim 2008 yılından beri bir biyofizik hocası ağabeyimi bu ders kitabını yazmaya teşvik ve davet ettim. Eseri benimle birlikte kaleme almayı sevinerek kabul etmesine ve çok istemesine rağmen meşguliyeti sebebiyle bir türlü fırsat bulup yazmaya başlayamadı. Aradan 10 sene geçmişti ve bu kitabı daha fazla erteleyemezdim. Sen tek başına yazarsın dediler. Yazdım. İyi de oldu.
Eserin tanımı: Okuduğunuz bu eser diş hekimi kliniğinde kullanılan birinci derecede gerekli ve önemli biyofizik konularını ele alan ders kitabı niteliğinde hazırlanmıştır. Hedef kitlesi diş hekimleri ve diş hekimliği öğrencileri olup diğer yakın meslek gruplarına da hitap eder. 280 renkli resim, 31 tablo, 29 bölüm, 334 sayfadır. Eserin sonunda tavsiyeler başlığında küçük mesleki öneriler, pratik bilgiler ve diş hekimliği kliniğinde kullanılabilecek cihazların elektronik devre şemaları vermek suretiyle öğrenciyi üretmeye teşvik etmeye çalıştım. Örneğin diş hekimi arzu ederse kendi iyontoforez cihazını yapabilmelidir. Elektronik amatörü diş hekimleri daha ileri devreler yapabilsin diye kendi geliştirdiğim vitalometre, apeks bulucu, bruksimetre, halitometre, laser sürücü elektronik devrelerinin şemalarını yayınladım. Öğrenciyi tüketmekten kurtarıp üretmeye özendirdim. Eli tornavida tutan diş hekimi bu meslekte daha başarılı olur.
Biyofizik neden gereklidir? Her diş hekimi farkında olsun veya olmasın kliniğinde biyofizik ile iç içe yaşar. Yaptığı uygulamaların önemli bir kısmında biyofizik prensiplerini kullanır. Otoklavda suyun buhara dönüşmesinden tutunuz, kompozit dolguların sertleşmesine varıncaya kadar çok sayıda olay biyofizik esaslara dayanır. Ayrıca vitalometre ve apeks bulucu kullanmak başlı başına derin bir biyofizik bilgisi gerektirir. Laser uygulamalarını, diş beyazlatmayı ve ultrasonik cihaz ile diş taşı temizlemeyi henüz saymadım bile. Hekimin tıbbi cihazları doğru kullanması ve elde ettiği sonuçları doğru yorumlayabilmesi için biyofizik konusunda donanımlı olması beklenir. En azından fizik kurallarını biliyor olması gerekir. Bu sebeple diş hekimleri için biyofizik bilmek faydalıdır, önemlidir, gereklidir, hatta şarttır.
Bu gün okutulan biyofizik derslerinin içeriği: Biz diş hekimleri biyofizikle bu kadar iç içe yaşamamıza rağmen fakültelerimizde biyofizik derslerinde öğrenciler fevkalade gereksiz bilgiler ile yüklenmektedir. Diş hekimi unvanı verilecek olan bu gencecik insanlar, her gün kullanacakları ultrasonik cihazların nasıl çalıştığından haberleri bile olmadan mezun olmaktadırlar. Ultrasonik dalgalar yerine pek lazım olmayacak eğik düzlem öğretilmektedir. Diş hekimliği öğrencileri mezun olduktan sonra neredeyse her gün apeks bulucu kullanacak olmalarına rağmen, bunun yerine, biyofizik dersinde Newton’un yasaları veya termodinamik öğretilmektedir. Apeks bulucunun çalışma prensibini ya mezun olduktan sonra cihazın kullanıcı el kitapçığından, ya satıcının ticari söylemlerinden, ya gogıl tırmıklayarak öğrenirler veya mesleki yaşamları boyunca hiç bilmezler.
Vitalometre diş hekimi kliniğinin vaz geçilmez cihazıdır ve klinikte sık kullanılmasına rağmen biyofizik dersinde telaffuz bile edilmez. Onun yerine pek lazım olmayacak olan çizgili/çizgisiz kaslar öğretilir. Her gün neredeyse mutlaka kullanılan ve kompozit dolguyu sertleştiren mavi ışığı birçok diş hekimi laser zanneder, hastasına bunun laser olduğunu söyler. Çünkü biyofizik derslerinde bu ışık öğretilmez. Onun yerine pek lazım olmayacak olan merkezkaç kuvveti ve açısal hız öğretilir. Diş hekimleri, otoklav satın alırken, ışınlı dolgu cihazı seçerken veya laser cihazı alırken tamamen satıcının insaf ve inisiyatifine terk edilmektedirler. Satıcı ne söylediyse onu doğru kabul etmekte, kulaktan dolma kirli bilgileri gerçek zannetmektedirler. Pek az diş hekimi bu durumu eleştirip, “neden bana biyofizik dersinde otoklav seçmesi öğretilmedi” diye sorgular.
Diş hekimleri, eğitim eksiğinin getirdiği açıklarını satıcılara sorarak gidermeye çalışmakta, satıcıların ticari rüzgarı ile her yöne eğilmekte, bir çok cihazı satın alırken kararsızlık içinde kalmakta, muhtemelen ticari olarak aldatılmaktadırlar. Geleceğin diş hekimleri meslek hayatları boyunca kullanacakları biyofizik bilgilerinin eksikliğini satıcıların ağzından veya internetin kirli kütüphanesinden gidermeye çalışmaktadırlar. Yanlış, eksik ve zararlı bilgiler edinmektedirler. Bugünkü durum bu kadar kötüdür.!
Abartmıyorum.. Şaka da yapmıyorum..
Bu gün fakültelerimizde biyofizik derslerinde öğretilen konu-ların diş hekimliği ile yakın ilişkisi yoktur. Öğretilen konuların mesleğimizden bu kadar uzak olması fevkalade şaşırtıcıdır. Daha şaşırtıcı olan, kimsenin bundan rahatsızlık duymamasıdır.!
Gelin bu kitaptan önce biyofizik dersinde öğretilmeye çalşılanları buraya yazayım, birlikte göz atalım: metabolik hız, esnek çarpışmada aktarılan enerji, ekg, eeg, çizgili/çizgisiz kaslar, ölçme ve ölçeklendirme, impulsif kuvvet, kas mekaniği, kemikler, dolaşım biyofiziği, EMG, biyomalzemeler, vücuda gelen kuvvetler, denge, onkogenez, dönme momenti, kimyasal bağlar, açısal hız, harmonik, iş güç, enerjinin korunumu, piezoelektrik, aksiyon potansiyeli, yatay atış, sürtünme kuvveti, DNA topolojisi, monoklonal rekombinant antikorlar, gen teknolojisi, manyetik alanlar, ivme. Bunların hiç birisi diş hekimliği mesleğini birinci dereceden ilgilendirmez ve hiç birisinin diş hekimliğinde öncelikli bir yeri yoktur. Bu listede piezoelektrik hariç diğer konuların mesleki önemi zayıftır.
Öğrencinin gözünde biyofizik dersleri: Öğrenci, kendisini hiç ilgilendirmeyen yukarıda sayılan biyofizik konularını sadece sınavı geçmek için ezber yapmakta, sınavdan sonra ezberlediklerini süratle ve isteyerek unutmakta, hatta biyofizik dersini ömrünün sonuna kadar nefretle anmaktadır. İsmini bile duymak istememektedir. Birçok yeni mezun diş hekiminin biyofizik dersi konusundaki görüşlerini rafine edince bu kanaat net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Yeni mezun olan diş hekimlerine biyofizikten ne öğrendiği sorulduğunda kendilerini ilgilendirebilecek hiçbir şey öğrenmediklerini ve hatırlamadıklarını, tatminsizlik içerisinde olduklarını, bu dersi itici, sevimsiz, gereksiz, kafa karıştırıcı, kullanışsız bulduklarını söyleyenler çoğunlukta olacaktır. Biyofizikten başka, mikrobiyoloji başta olmak üzere bir çok derste diş hekimliği ile ilişkisi zayıf olan konular öğretilmektedir. Öğrenciler, biyofizik dersinin merkezkaç kuvveti ve kas biyomekaniğinden ibaret olduğunu zannetmektedirler. Vitalometrenin biyofizik dersinde öğretilmesi gerektiği halde öğretilmediğinin bile farkında değildirler. Frenülektomi yapacakları laserin, sterilizasyon yapacakları otoklavın, iyontoforez yapacakları güç kaynağının bu derste anlatılması gerektiğinden haberleri bile yoktur. Çok üzülüyorum.
Biyofizik eğitimsizliğinin kliniğe yansıması: Kompozit dolguyu sertleştiren mavi ışıktan korunmak için 15 dolar ödeyip (özel olduğunu zannederek) gözlük satın alan hekime bunun basit bir güneş gözlüğü olduğu, her hangi bir güneş gözlüğünü bu amaçla kullanabileceği biyofizik dersinde öğretilmeli idi. Dövizle satılan gözlüğün işportada 5-10 liraya satılanla eşdeğer olduğunu birinin söylemesi lazım. Işınlı dolgu cihazının iki kademeli olanına avuç dolusu para ödeyen diş hekimine, cihazı uzaktan tutup yavaşça dolguya yaklaştırırsa bu etkiyi ücret ödemeden elde edebileceği biyofizik dersinde açıklanmalı ve tarif edilmeliydi. Otoklavda akü suyu kullanmanın ucuz, kaliteli ve yeterli olduğu, diş hekiminin su distile cihazına ihtiyacı olmadığı öğretilmeliydi. Ultrasonik cihazın implantı yerinden oynatabileceği biyofizik dersinde öğretilmeliydi. İmplanta metalik uçlarla ultrasonik temizlik yapılamayacağı söylenmeliydi. Kanalda pulpa veya kan varken apeks bulucu kullanılamayacağı, dentin hassasiyeti olan dişe vitalometre dokundurulmayacağı biyofizik dersinde anlatılmalıydı. Dişin canlılığı muayene edilirken, ölçülecek dişin değil, ölçülmeyecek dişlerin kurutulması gerektiği öğretilmeliydi. Yanma tehlikesi olan nazik bir dokuya laser uygulanıyorsa pulslu uygulanması ve yüzeyin kurutulması gerektiği biyofizik dersinde anlatılmalıydı. Bu ve buna benzer çok sayıda bilginin eksikliği, diş hekimini klinikte zayıflatmaktadır. Birçok konuda biyofizik eğitiminin yetersizliğini görmemek mümkün değildir. Umarım bu eser mesleki eğitimimizde önemli eksiği gidermeye katkı sağlayacak ve fakülteler arası biyofizik eğitiminde eşgüdüm sağlayacaktır.
Biyofizik hocasının imkanlarının kısıtlı olması: Birçok diş hekimliği fakültemizde biyofizik hocası, en yakın tıp fakültesinin biyofizik ana bilim dalından davet edilir. Ayni şehirde veya yakın semtlerde tıp fakültesi varsa biyofizik hocası o fakülteden davet edilir. Bu biyofizikçi, elbette tıp fakültesi öğrencilerine anlattığı konuları diş hekimlerine anlatmaktadır. Haklıdır. Zaten başka bir seçeneği de yoktur. Masumdur. Yukarda listelenen diş hekimlerine gerekli olmayan konu başlıkları böylece mecburen ortaya çıkmaktadır. Diş hekimlerinin biyofizik alanında uzmanlık ve doktora yapmasının önü açılmalı, gerekli yasal zemin hazırlanmalı, diş hekimliği biyofizikçileri yetiştirilmelidir. Böylece doğru biyofizik hocaları diş hekimlerine ders anlatmaya başlayabilecektir. Bu gün biyofizik derslerinin okutulması, bir yasağın savulması, bir mecburiyetin yerine getirilmesi, bir sorumluluğun giderilmesi, mecburiyetten kurtulmak olarak görülmektedir. Öğrencinin eksik biyofizik bilgisi ile mezun olması çok sayıda akademisyenin gündeminde değildir. Muhtemelen onlar görevlerini yaptıklarını düşünüyor olabilirler. Çünkü ellerinde eğitimde eşgüdüm sağlayacak ve doğru konu başlıklarını içeren her hangi bir ders kitabı bulunmamaktadır. İşte bu kitap onlar için yazılmıştır.
Bu eser diş hekimliği öğrencilerine biyofizik öğretmek içindir, doğru ve gerekli konuları anlatır. Özellikle ve öncelikle diş hekimleri içindir.
Mevcut diğer eserleri minnetle anıyorum, ancak diş hekimliği konularının tamamını içermediğini ve eserin tıp ağırlıklı olması sebebiyle diş hekimliği eğitimi için yeterli olmayabileceğini düşünüyorum. Halbuki elinizde tuttuğunuz bu eser, tıp fakültesinden davet edilen biyofizik hocasının sağ kolu olacaktır, eğitimde yol haritası olarak kullanabileceği çok değerli bir kaynak olacaktır. Hem biyofizik hocasını vaz geçilmez yapacak, hem de biyofizik eğitimini hak ettiği yere ve doğru konumuna taşıyacaktır Ayrıca bu eserdeki yol haritası üzerinden eğitim yapıldığında yeni nesil diş hekimleri firma tavsiyesine göre değil bilim çizgisinde ilerliyor olacaktır.
Biyofizik dersinin mesleki eğitimdeki takvimi Öğrenci, diş hekimliği eğitiminin birinci ve ikinci senesinde biyofizik dersiyle tanışır. Bu doğru değildir. Dersin içeriği doğru düzenlenmiş olsaydı bile hiç diş dolgusu yapmamış bir öğrenciye ışıklı dolgu cihazını veya iyontoforezi anlatmak oldukça sanal bir eğitim olmaktadır. Hiç hasta muayene etmemiş, hiç protez yapmamış, birinci ve ikinci sınıf öğrencisine klinik cihazların biyofiziğini öğretmek zordur. Öğrenci bu dersi dinler ama kalıcı olarak öğrenmesi pek mümkün olmaz. Biyofizik dersi son seneye alınmalıdır. Böylece öğrenci neden apeks bulucunun ıslak kanala konulmayacağını yaşayarak öğrenmiş olacaktır.
Sınırlılıklar: Meslektaşlarım eserin anlatım dilini fazla basit bulacaklardır. Bu eser tıbbi alt yapısı bulunmayan öğrencilere hitaben hazırlanmıştır. Çünkü biyofizik dersleri diş hekimliği fakültesinin maalesef ilk sınıflarında gösterilmektedir. Eser içerisinde matematik problemler sorup, sonra da bu problemleri çözüp öğrenciye gereksiz aritmetik yükleme yapmadım. Fakat eğer bir fizik olay açıklanıyorsa bölüm içinde formüllerini yazarak okuyucuya verdim. Arzu eden okuyucu veya akademisyen formülden örnek problemler yaratır/ çözer. Gerekli olmasına rağmen bazı konulara bu eserde yer vermek mümkün olmadı. Örneğin diş hekiminin çalışma postürü ve ergonomi, reflektördeki aydınlatma, frez yüzeyinde sürtünme sıcaklığı, muayene odasının aydınlanması ve klimatize edilmesi, vs. Bunları bir sonraki baskıda tamamlamaya çalışacağım. Biyofizikçilerin gelecekte bu kitabın daha iyisini, daha güzelini, daha kapsamlısını yazmalarını dilerim. Yazar, Bu eserde yer alan kimyasal formüller, tarif edilen uygulamalar, verilen elektronik devre şemalarının uygulanması sırasında doğabilecek zararlardan sorumlu değildir.
Muflada lakın yetersizliği sebebi ile protezin akril gövdesi içerisine alçı gömülebilir. Bu durumda alçının uzklaştırılması eziyet haline gelecektri. Protez yapanlar bunun ne zor olduğunu bilirler.
Şimdi size akril içerisinden alçının naısl temizlenebileceğini anlatmak istiyorum. Tıklayınız:
Bir diş röntgeni üzerine iki farklı dişin röntgenini çekmek hem materyal saklamayı hem de film tasarrufu saplayacaktır.
Tavla zarı büyüklüğünde bir bölgeyi görmek için koca filmi kullanıyoruz. Halbuki bir filmin yarısı ile bun halledebiliriz. Diğer yarısını ise yine ihtiyaç duyulan bir başka bölgenin radyolojik görüntülemesinde kullanmak mümkündür.
Bir tane diş filmi ile iki tane röntgen nasıl çekilir size göstermek istiyorum. Tıklayınız: