Ağız Kokusu ile Nefes Kokusu Arasındaki Farklar

Nefes kokusu içinde (sağlıklı insanların nefeslerinde) 3481 farklı kimyasal madde sayılmıştır. Bunlardan 1753 tanesi akciğerden ağıza doğru gelir. Bazıları kokuludur. İdrarda bile bu kadar fazla sayıda kimyasal madde çeşitliliği yoktur.

Bu maddelerin çoğu karaciğer ve böbrekler tarafından kana ihraç edilen 300 g/mol’den daha hafif gazlardır. Kanda çözünmüş halde bulunurlar KAN GAZLARI ismini alırlar. Bu gazların önemli bir kısmı çirkin kokuludur. Alkan, metillenmiş alkan, aldehit, alkoller ve ketonlardır.

Bu maddeler akciğerler yolu ile kandan süzülüp alınır ve nefes verme sırasında dışarı atılır. Nefes kokusu böyle oluşur. Nefes kokusu belirli bir seviyenin üstüne çıkarsa, nefesten gelen gazlar konjuktivayı tahriş ederek, zaman-zaman gözlerde yanma hissi yaratabilir.

Nefes kokusu gazlarının başlıcaları hangileridir?

Akciğerden nefese karışarak dışarı atılan gazların içerisinde çirkin kokulu olanlar ve Tip-4 ağız kokusu (nefes kokusu)na sebep olanlar ve konsantrasyonları şöyledir:

Amonyak (628 ppb), aseton (297), metanol (193), etanol-alkol (187), isoprene (37), propanol (16), acetaldehyde (23) and pentanol (15) bulunmustur.

Ayrıca şunlar da bulunur: IL6 , 8-isoprostane, Nitrate, cyanide, Lökotrienler, 2,3-dihydro-1-phenyl-4(1H)-quinazolinone, 1-phenyl-ethanone, heptanal, n-propanol, methylethylketone, Hidrojen peroksit, Nitrosothiols, Nitrosothiols nitric oxide, 8-isoprostane, Leukotriene B4, IL8, limonene, C2-C5 aliphatic acids, Dimethylamine, trimethylamine, formol, formaldehit, asetoasetat, beta hidroksi bütirik asit, valerik asit, formik asit, HCN ve daha yüzlercesi. Bu hidrokarbonların içinde çirkin kokulu olmayanlar da vardır. Bunlar nefeste zemin kokusu adı verilen özgün bir koku yaratır. Gün içinde azalıp artarak, bazen kaybolur.

Açlıkta – oruçta neden nefes kokusu artar?

Organizma bulabilirse şeker (karbonhidrat) kullanarak enerji üretmeyi tercih eder. Açlık durumunda ise yedek enerji depolarını kullanmaya mecbur kalır.

Yağlar yakılarak dakikada 370 umol hızıyla asetoasetat üretilir. Bunun 137 umol’u (%37 si) asetona dönüşür. Asetonun büyük kısmı glukoz’a oksitlenerek uzaklaşır. İşte bu glukoz enerji olarak kullanır. Bu sırada ortaya çıkan aseton, asetoasetat ve Beta hidroksi butirik asit nefeste çirkin kokuludur. Bu 3 maddeye topluca keton cisimleri ismi verilir. Bu gazlar akciğerden nefese geçer. Gece boyunca aç kalan insanların sabah yataktan kalkınca ağızlarında çirkin koku duymasının onlarca sebebinden sadece birisi keton cisimleridir. Çok normaldir tedavi edilmez.

Oruç tutan bireylerin nefeslerindeki koku da bu şekilde oluşmaktadır. 15 tane sağlıklı gönüllü vitamin hapı ve su verilerek 21 gün oruç tutmuşlar kanlarındaki ve nefeslerindeki keton cisimleri günler geçtikçe yükselmiştir. Asetona paralel olarak nefeste kokulu olan propionaldehyde ve glycerol de yükselmiştir. Fakat nefesteki amonyak kokusu azalmıştır. Oruçta ve açlıkta deriden ihraç edilen keton cisimleri de artar. Bunun anlamı açlıkta ve diğer nefes kokusu durumlarında vücut ve ter kokusunda da artış oluyor demektir.

Kilo bakımından zayıf şahıslarda ve yaşlılarda nefeste aseton seviyesi yükselmeye daha meyillidir. Böyle bireyler açlık sırasında daha fazla nefes kokusu üretirler.

Nefes Kokusu Sebepleri?

Midede H. pylori gastriti bulunduğunda besinlerdeki proteinlerden gelen üre, bu bakteri tarafından parçalanarak amonyağa dönüştürülür. Amonyak kan gazı şeklinde nefese geçer (Tip 4 ağız kokusu) veya yemek borusundan ağıza yükselir (Tip 3 ağız kokusu)

Bağırsakta aşırı bakteri üremesi (İntestinal bacterial over Growth syndrom) varsa besinler putrifiye edilerek aromatik bileşikler şeklinde kan gazları şeklinde kana ve oradan nefese geçer

Kabızlıkta kolonda biriken dışkıdan gelen kokulu bileşikler kan gazlarına dönüşür. Önce kana sonra akciğere geçer ve nefese koku olarak gelir. İliochecal kapaktan tersine sızıntılarda ince bağırsağa bakteri girerse aşırı bakteri üremesi sebebiyle kan gazları yükselir.

Pankreas enzim defektlerinde sindirilemeyen besin öğeleri bakterilere terk edilmiş demektir. Bunlar önce kana ve sonra akciğerden nefese geçer. Nefes kokusu sebebidir

Neredeyse bütün karaciğer ve böbrek hastalıklarında, hamilelerde, zihinsel engelli, Parkinson, Celiac, diyabet, kanser, diyaliz, astım hastalarında kan gazları kokuludur. Sürekli ilaç kullananlarda, her hangi bir besini her gün daima ve bolca yiyenlerde nefes kokusu olur. Akciğer kanseri ve meme kanseri de ağız ve nefes kokusu sebebidir.

Nefes kokusu nasıl tedavi edilir, nefes kokusu nasıl önlenir?

Nefes kokusunun sebebi bulunup ortadan kaldırılır. Başka bir tedavisi olamaz. Bu konuda anlatacak çoooook fazla bilgi var fakat web sayfasına sığmaz.

Sterilizasyon Tanımı

“Sterilizasyonun tanımını sulandırdılar, gevşettiler. ‘Kitaba uyamadık bari kitabına uyduralım’ dediler. Bakteri sayısını milyonda birine azaltmaya sterilizasyon dediler. Bu tanım, çok tehlikeli uygulamalara kapı açabilir. Bu sayfa sterilizasyonun doğru tanımını vurgulamak için hazırlanmıştır.” Dr. Murat Aydın.

Sterilizasyon tanımı, nedir?
European Pharmacopoeia ansiklopedisi, European Pharmacopoeia komisyonuna göre sterilizasyonun tanımı şu şekilde esnetilmiş, gevşetilmiştir: bir ürünün üzerine 1×106 canlı mikroorganizma var iken bu sayının 1 taneye düşürülmesine sterilizasyon denir Bu ansiklopedi, 36 ülkede satılan kimyasal maddeler, antibiyotikler ve dozajları, biyolojik maddeler, insan ve hayvan aşıları, bitkisel ilaçlar, 2210 tane katkı maddesinin yer aldığı bir eserdir.

Amerika Birleşlik Devletleri’nde sterilizasyon standartlarını belirleyen kurum olan AAMI (Association for Advencement of Medical Instrumentation), ISO11737-1 numaralı Tıbbi cihazlar sterilizasyon direktifinin, mikrobiyolojik metotlar bölümünün, Kısım 1 ‘de ürün üzerindeki mikroorganizma sayısının tahmin edilmesi başlığında sterilizasyon tanımını şöyle yapar: “kabul edilebilir sterilite güvence düzeyini sağlayacak ölçüde ortamın mikroorganizmalardan arındırılması” dır.

Nedir Bu Sterilite Güvence Düzeyi?

Sterilite güvence düzeyi (sterility assurance level (SAL)) sterilizasyon işleminden sonra ortamda canlı mikroorganizma bulunması olasılığıdır. Bu kavram EN 556 no’lu Avrupa standardında da yer almıştır, sterilizasyon için kabul edilebilir SAL= 10-6 olarak bildirilmiştir. Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi rutin sterilizasyon prosedüründe, uygulama ortamı mikroorganizmaların tümünden arındırmak değil, ortamda bulunan mikroorganizma sayısını 1 milyon santimetreküpte 1 bakteri hücresi seviyesine indirmek olarak tasvir edilmiştir. Başka bir deyiş ile sterilizasyon mikroorganizma sayısını milyonda birine düşürmektir şeklinde ön görülmüştür.

Bu sterilizasyon tanımına 2 tane gerekçe gösterilmektedir. Birincisi zaten sterilize edilmiş tıbbi cihazın üzerindeki mikroorganizmalar inkübe edilemez olması, ikinci gerekçe ise bunlar zaten kültürü yapılamayan mikroorganizmalar olmasıdır. Genel olarak takip edilen mantık şöyledir: tıbbi alet, 121 derecede 1 dakika beklediğinde canlı bakteri sayısının 1/10 azaldığı kabul edilir. Her dakika onda birine azalırsa, o halde 3 dakika sonra bakteri sayısının 1000 de birine düştüğü var sayılır. Canlı mkroorganizma sayısı milyonda bir azaldıysa bu sayı sterilizasyon için yeterli görülmüştür. Kabul edilen SAL seviyesinin yaklaşık olarak 121 derecelik plato peryodunun altıncı dakikasında ortaya çıktığı kabul edilir. Bu tanım otoklavlanmış materyalin metreküpünde 1 tane şarbon sporu bulunsa bile steril kabul etmemizi gerektirir.

Halbuki otoklavda bakteri ölümü lineer değil, logaritmiktir. Belirli bir ısınmadan sonra bütün bakteriler hep birlikte ölürler. belirli zaman aralıklarında belli sayıda bakteri ölür diyemeyiz. (Kort R, 2005)

Bu, sulandırılmış, gevşetilmiş ve içi boşaltılmış bir sterilizasyon tanımıdır. Mademki bu miktar bakteriye göz yumulacaktır o halde neden prEN13060 şartnamesinin 3.36 numaralı maddesi steril kelimesini “Bir tıbbi cihazın üzerinde canlı mikroorganizma bulundurmaması“ olarak tanımlamaktadır? Eğer bakteri sayısının milyondan bire düşürülmesine sterilizasyon diyeceksek ve bunu yeterli kabul edeceksek o halde otoklavda biyolojik teste hiç gerek olmasa gerekirdi?. Biyolojik test paketleri 106 spor içerdiklerine göre, çevirimden sonra inkübe ettiğimizde 1 tane spor canlı kalacaktır ve bir koloni bakteri üreyecektir. Biyolojik testte biz bu üremeyi normal mi kabul edeceğiz? Bu düşünülemez bile.!

Biz bu sterilizasyon tanımını kullanmayacağız. Bir materyalde mikroorganizma varsa steril değildir. Sterilizasyonun doğru tanımı şudur: Mikroorganizmaların sporlu ve vejetatif formları dahil olmak üzere tamamen ortadan kaldırılması işlemine sterilizasyon denir. (Aydın M, 2015)

Kim ki SAL güvence düzeyinde mikroorganizma azalmasına sterilizasyondur diyorsa, kendi sterilizasyon tanımına uyan aletleri kullanarak kendisini ameliyat etmeme izin versin.

Kaynaklar:
Aydın M. Otoklav Fiziği ve Standartları.Azim Matbası 2009, Antalya
Aydın M. Diş Hekimleri için ansiklopedik sözlük, Pelikan Kitabevi, Ankara, 2015.
Cengiz T, Mısırlıgil A, Aydın M. Tıp ve Diş Hekimliğinde Genel ve Özel Mikrobiyoloji. Güneş yayınevi, 2005, Ankara
Aydın M, Mısırlıgil A. Ağız Mikrobiyolojisi. MN Nobel Kitap evi, 2012, Ankara
Kort R, O’Brien AC, van Stokkum THM, Oomes SJCM, Crielaard W, Hellingwerf KJ, Brul S. Assessment of Heat Resistance of Bacterial Spores from Food Product Isolates by Fluorescence Monitoring of Dipicolinic Acid Release. Applied and environmental microbiology. 2005; 71(7):3556-3564

Otoklavda Bowie-Dick Heliks Ve Biyolojik Testler Hakkında

Otoklavda gerekli, önemli ve anlamlı olan BİYOLOJİK (spor) TEST tir.
Çünkü:

  • Kimyasal indikatörler sterilizasyonu izler. Biyolojik indikatörler sterilizasyonu ispat eder.
  • Kimyasal indikatörler cihazın başarısını gösterir, Biyolojik indikatörler sterilizasyonun başarısını gösterir.
  • Diğer testlerden başarılı olamayan bir otoklav biyolojik testte başarılı olamaz. Biyolojik testte başarılı olan bir otoklavın diğer testlere ihtiyacı kalmamış demektir.
  • Bu sebeple spor testi diğer bütün testlerin kefilidir.
  • Spor testini kendiniz yapabilirsiniz. Detayları aşağıda verilen kaynakta anlatılmıştır.

Diğer testler

  • Buhar girginliğini gösteren kimyasal boyalar buhar içinde bulunması muhtemel asit, alkali, ve organik çözücülerden etkilenmektedir. Yaptığı kolorimetrik tespit buhar pH derecesine indekslidir.
  • Bu kimyasal indikatörler daima doğru sonucu vermeyebilmektedir
  • Spiral boru içerisinden buharın geçmesi (heliks) testi buhar girginlik (penetrasyon) testidir ve sterilizasyonun güvencesi değildir. Abartılmamalıdır.
    -Avrupalı üreticilerin bile %100 uygulamadığı En13060 şartnamesine ülkemizde duyulan hayranlık ve sadakati anlamak zordur.
  • Daha fazlasını kaynaktan okuyunuz: Kaynak: Aydın M. Otoklav, fiziği ve standartları. 2009, Azim Matbası, Antalya

Dişler Nasıl Fırçalanır, Ağız Bakımı Nasıl Olmalıdır?

Çoğu insan bildiğini zanneder. Çoğu insan diş fırçaladığını zanneder. Fakat doğru bilgiye sahip olmadığı için dişlerini temizleyemez ve fayda göremezler.

Bu sebeple diş fırçalamanın faydasız olduğunu düşünürler ve dişlerini maalesef kaybederler.
Bu sayfa doğru diş fırçalamayı ve ağız bakımını anlatmak için hazırlanmıştır..

Diş nasıl fırçalanır

DİŞ FIRÇASI SEÇİMİ

  • 1- ORTA SERT
  • 2- KÜÇÜK
  • 3- SEYREK KILLI OLMALIDIR


Birinci resim: Aslında orta sert olmasına rağmen diş fırçası 3-4 aylık ömrünü doldurmuştur. Yumuşamıştır.
Temizlik yapma özelliği kaybolmuştur. Yumuşayan fırçalar yeterli temizlik yapamazlar.
İkinci resim: İyi bir diş fırçasının kıllarının seyrek olması gerekir. Fakat bu fırçanın kıllarının sıkı olduğuna dikkat ediniz.
Bu fırça birikintileri diş aralarından çıkaramayabilir. Daha seyrek olması gerekirdi.
Üçüncü resim: Seyrek kıllı- orta sert ve küçük bir diş fırçası en uygun olanıdır.
Kıl demetleri arasındaki boşluk diş aralarından birikintileri çekip çıkarabilir.

Yukarıda, sağdaki resimde görüldüğü gibi fırça kıllarının eskimeyi takip etmek için renkli üretilmiş olması bir abartıdır, diş fırçasını satın almak için tercih sebebi değildir. Türk malı diş fırçaları mükemmele en yakın olanlardır. Banat, Türkiye’de üretilen diş orta sert fırçalar olup ithal olanlardan daha fazla temizlik yapabilir.
Diş fırçasının sapının 2 açılı, 5 köşeli, 8 yuvarlaklı, 2 köşegenli, olması kafa karıştırıcı ticari pirim teşebbüsleridir. Hiç bir pratik avantajı yoktur. Tam tersine olarak diş fırçasının fiyatını artırmakta topluma ulaşmasını zorlaştırmaktadır.


Banat compact model diş fırçasını her yaşta birey kullanabilir.

Ağzında ortodontik tel veya köprü bulunan bireyler için gerekli olan fırça budur

Doğru diş fırçalamak şöyle olur:

  • 1- Sabah kahvaltıdan sonra ve gece uyumadan önce olmak üzere günde en az 2 defa diş fırçalanır
  • 2- Her diş fırçalama en az 3 dakika sürmelidir.
  • 3- Orta sert fırça kullanılmalıdır. Yumuşak fırçadan uzak durmalıdır.
  • 4- Fırçalamadan önce fırçanın ıslatılmasına gerek yoktur.
  • 5- Yemekten donra fırçalamak için beklenmesine gerek yoktur. Sebebini merak edenler tıklayabilir
  • 6- Fırçalar daima kuru ve kuruyacak şekilde açıkta muhafaza edilmelidir.
  • 7- Diş eti kanaması sert fırça sebebi ile değil, yumuşak fırça sebebi ile meydana gelir.
  • 8- Pahalı, ithal, popüler diş fırçalarından uzak durmakta fayda vardır. Onlar hızlı satılması için çabuk eskiyen kıl ile imal edilmiş olabilirler.
  • 9- Daima florlu diş macunu kullanın. Flor, abartıldığı şekilde zararlı bir madde değildir.
  • 10- Dişi aşındıran fırça değil, macundur.
  • 11- Her diş fırçalandıktan sonra dil de fırçalanmalıdır.

Diş fırçasının üzerinde “orta sert” veya “medium” ifadesi bulunmalıdır.
Büyük diş fırçaları arka (azılar) bölgesine girmeyeceği için arzu edilmez. Yıllarca büyük diş fırçası kullananların ön dişleri sağlıklı fakat azılar grubu çürük olabilir.
Diş fırçasının ömrü 3-4 aydır. Maalesef piyasamızda çok satan, pahalı meşhur markaların ömrü 2-3 gündür.
İthal edilmiş pahalı diş fırçalarının maalesef hiç bir üstünlüğü olmayan çabuk eskiyen, temizliği tam olarak yapamayan fırçaları olduğu görülmektedir.

Elektrikli Diş Fırçaları

El ile tutularak kullanılan (manuel) normal diş fırçaları elektrikli diş fırçalarından daha iyi temizlik yapar. Elektrikli diş fırçaları zihinsel ve bedensel engelli bireyler, yatalak yaşlı hastalar, 4 yaş altı çocuklar için oyun amaçlı olarak uygundur. Bastırınca sinyal veren, eskiyince renk değiştiren, ışıklı , süslü, elektrikli diş fırçalarının temizleme konusunda herhangi bir üstünlükleri gösterilmemiştir.
El ile kullanılan diş fırçaları kullanınız.

DİŞ MACUNU SEÇİMİ:
1- FLORLU
2- UCUZ OLMALIDIR

  • Bir diş fırçalama işleminde elde edilen toplam faydanın %89-91 kadarı diş fırçası ve fırçalama tekniğinin doğru olması ile gerçekleşir, diş macununa zannedilenden daha az pay düşmektedir. Bu sebeple gereğinden fazla seçici davranmamalıdır.
  • Esas olan diş macununun ne olduğu değil, diş fırçası ve diş fırçalamanın zamanlamasıdır.
  • Piyasamızda mevcut diş macunlarının içerisindeki flor konsantrasyonu yaklaşık olarak birbirine eşittir veya yakındır. Bu sebeple en ucuz diş macunu normal bireyler için yeterlidir.
  • Mevcut diş macunlarının tatlandırıcı ve renklendirici oranlarını değiştirip sanki başka bir macunmuş gibi satıldığını görmek mümkündür.
  • İçerisine beyazlatıcı olarak aşındırıcı toz konulduğunu görmek mümkündür. Bu durumda halkın dişlerinin mine yüzeyleri uzun yıllar sonra aşınmakta, kamaşmalar ortaya çıkmaktadır.
  • Diş macununu çiğneyiniz. Dişlerinizin arasında kum yiyor gibi çıtır çıtır sesler duyuyorsanız o diş macununu ağzınıza sokmayınız, kullanmayınız, sağlınıza ve dişlerinizi zarar verecektir.
  • İthal edilen diş macunlarının piyasamızdakilere kıyasla (kafa karıştırmaktan başka) hiç bir üstünlükleri yoktur.
  • Dişlerin nasıl çürüdüğü adım-adım burada resimlerle anlatılmıştır. Diş çürümesi.
  • Diş macunu bulunamadığında, dişler su ile fırçalanmalıdır. Macun yerine sabun kullanılması durumunda diş etinde mikro çatlaklar oluşabilir.
  • Televizyon reklamlarında sunulan ürünlerin gerçek ile ilişkisi zayıftır, bir çok reklam ticari pirim talebi sebebiyle abartıdan ibarettir.
  • Kimyasal kompozisyonu birbirine çok yakın iki diş macunundan bir tanesinin etkisinin 1 gün devam edip 8-10 tane ilave etkisinin bulunuyor olması hiç inandırıcı değildir.
  • Flor hakkında zehirli olduğu yolunda dedikodular vardır. Sabunsuların zehirli olduğuna ilişkin de dedikodular vardır. Bunlar “yönlendirilmiş abartı”dır. Florlu diş macunu kullanınız.
  • Maalesef diş macunu kutularında prospektüs bulunmadığı için insanlar diş fırçalamasını Amerikan dizilerinde dişlerini yanlış fırçalayan fbi ajanından öğreniyor. Diş macunu kutularının içine resimli prospektüs konulmalıdır. Halkımız diş fırçalama yöntemlerini buradan öğrenmelidir. Bu teklifimi yıllardır sağlık bakanlığı dahil sayısız kuruma iletiyorum. Umarım bir gün sesimi duyuracağım.

Özet olarak: Diş macununun markası önemsizdir. Hepsi yaklaşık olarak birbirinin aynısıdır. En ucuz diş macununu kullanınız. Sanino , Dentasave, fresh white bunların Türkiye’de üretilen diş macunları olduğu söyleniyor, hepsi en iyisidir.

Diş Fırçalama İşlemi

  • 1- UYUMADAN ÖNCE ve KAHVALTIDAN SONRA
  • 2- YUKARI-AŞAĞI YÖNDE
  • 3- ÜÇ DAKİKA DEVAM ETMELİDİR
Diş Nasıl Fırçalanır
DİŞ FIRÇALAMAK – diş nasıl fırçalanır, diş fırçalamak aslında kolaydır, ağız kokusunu giderir
  • Diş macunu diş fırçasının üzerine bir nohut büyüklüğünde sıkılır.
  • Bu sırada diş fırçasının ıslak olması gerekmez.
  • Yemekten hemen sonra diş fırçalama yapılabilir beklemeye gerek yoktur. Yemekten sonra diş fırçalamadan beklenmesi yolunda bir hurafe vardır. Bu doğru değildir.
  • Gece uyumadan önce yapılan diş fırçalama en değerlidir.
  • Kahvaltıdan önce diş fırçalamaya gerek yoktur, sonrasında gerek vardır.
  • 3 dakikadan kısa fırçalamak en sık yapılan hatadır. Böyle insanlar “ben dişlerimi fırçalamış olmama rağmen dişlerim çürüyor” diyerek hekime müracaat ederler.
  • İkinci sıklıkla yapılan en büyük hata yumuşak diş fırçası kullanmaktır.
  • 3 dakikadan kısa fırçalayanlar fırçalamamış kabul edilmelidir.
  • Bir çok diş fırçalama tekniği vardır. Bass, Roll, Yatay ovma, Stillman, Charters teknikleri. Hepsinin ortak özelliği YUKARI AŞAĞI yönde haraketi kullanmaktır. YATAY yönde hareketten uzak durmaktır. Elips çizmek, daire çizmek, sayı ile diş fırçalamak gibi bu konuda detaylarda boğulmaya gerek yoktur. Yukarı-aşağı prensibine uymak yeterli olabilir.
  • Diş fırçaladıktan sonra ağızdaki bakteri sayısı azalmaz. Artar. Çünkü diş fırçasının yerinden kaldırdığı bakteriler salyaya geçer. Bu sebeple ağız su ile bol yıkanmalıdır.
  • Diş fırçalamaya henüz başlamadıysa veya fırçalamadan uyuduysa, çocuğun ağzına bir parça beyaz peynir kırıntısı bırakılmalıdır. Bu peynir salya içerisinde dağılarak ağızın asitleri kısmen tamponlar, çocuğu çürükten zayıfca koruyabilir. Antisasit pastiller yutulmadıkça bu amaçla kullanılabilir.
  • Fırçalamaya henüz başlamamış çocuklarda biberon veya şekerli sıvı besinlere (bal, reçel vs) batırılmış emzik vermek toplumumuzda bir gelenek olmuştur. Bu davranış dişlerin erken çürümesine sebep olur.


Yanlış



Doğru

  • Fırçalarken diş eti kanaması ne demektir?
    Orta Sert fırça kanatmaz. Yumuşak fırça kanatır. Yumuşak (seyrek, kısa, etkisiz) diş fırçalayan insanlarda diş eti kanaması olur. Genellikle diş eti kanadığı için birey kanamasına engel olmak için fırçalamaktan vaz geçer. Bu durumda gingivit artar. Olay giderek ağırlaşır ve diş eti daha fazla kanamaya başlar. Kanamasına rağmen ısrarlı fırçalanırsa ertesi gün kanama kaybolacaktır. Diş eti kanamasının evde tedavisi kanayan diş etinin kanamasına rağmen diş fırçası ile daha fazla ovalanarak masaj yapılmasıdır. Eğer problem kaybolmuyorsa diş hekiminin taş ve plak (diş) temizliği yapması ile tamamen iyileşir.
  • Diş çürümesi soydan gelir mi?
    Hayır soydan gelmez. Genellikle anne baba fırçalamıyorsa çocuk da fırçalamayı öğrenemeyecektir. Dolayısıyla anne babanın ağızı bakımsızsa çocuğun da dişleri bakılamayacak ve çürüyecektir. Bu durum soya çekim değildir.
  • Çocuklar nasıl diş macunu kullansın?
    Aslında çocuklar diş fırçalarken macun yutmuyorsa, bilinci yerindeyse sorun yoktur. Erişkin diş macunları kullanabilirler. Eğer çocuk diş fırçalarken ağzındaki macunu yutuyorsa yutulmasında mahzur olmayan çocuk diş macunlarından kullansa iyi olur.
  • Çocuklar nasıl bir fırça kullansın?
    Biraz küçük olsa belki çocuk daha kolay kabullenebilir. Çok önemli bir konu değildir. Esas olan fırçalama zaman ve tekniğidir.
  • Çocuklar diş fırçalamaya ne zaman başlasın?
    Bazı kaynaklara göre 2 yaşında diş fırçalamaya başlanabilir. Halbuki çocuk ne kadar erken tarihte diş fırçasına başlayabiliyorsa o kadar iyidir. Diş fırçalamaya oyun oynamak anlamında meyilli olan bir çocuk, yaşı gelmediği için engellenmemelidir. Yaşı ne kadar küçük olursa olsun çocuğun eline diş fırçası verilmesinde mahzur yoktur. Teşvik edilmelidir.
  • Çocuğa diş fırçalama eğitimi nasıl verilir?
    Çocuğun diş fırçalamaya başlatılmasında dolaylı-ısrarsız yöntem izlenmelidir. Anne ve baba gece yatmadan önce çocuğun önünde diş fırçalamaya başlar, çocuğun fırçası kendisinin alabileceği bir yere bırakılır, çocuğa dişini fırçalaması söylenmez. Anne ve babasının diş fırçaladığını gören çocuk birinci defada değilse bile ilerleyen günlerde mutlaka kendi diş fırçasını eline alıp anne ve babasını taklit edecektir. Tabi önce ebeveynin diş fırçalıyor olması gerekir. Belki elektrikli diş fırçası oyun olarak denenebilir. Fakat elektrikli diş fırçalarının eksik ve zayıf temizlik yaptığını bilmek gerekir.
  • Piyasada ağız duşu adı verilen su püskürtücüler satılmaktadır. Bunun mikrobiyolojik bakımdan hiç bir hükmü yoktur. Basınçlı su püskürten ve sözümona diş plağını temizlediği iddia edilen, ticari gayretlerle abartılan bu ürünlerin diş fırçası kullanarak bile yerinden yeterince kaldırılamayan bakteri plaklarını su püskürterek uzaklaştıracağını düşünmek iyimserlik olur.

Diş Fırçalama İşlemi

  • 1- Her diş fırçalamadan sonra dil fırçalamak gerekir.
  • 2- Özellikle ağız kokusunu engeller.
  • Dil fırçalamak özellikle ağız kokusu (halitosis) engeller.
  • Dil sırtına toplanan bakteri ve proteinler burada Tip 1 ağız kokusuna sebep olurlar.
  • Dilin kazınması ve dil kazıyıcıları yerine fırçalanması daha doğrudur.
  • Her diş fırçasından sonra dil fırçalanmalıdır.
  • Arkadan öne doğru bastırmadan dilin sırtı fırçalanır özel dil fırçası bulunamazsa diş fırçası ile de dil fırçalanabilir.
  • Bulantıyı engellemek için hoyrat, kaba, sert ve tek bir hareketle dil arkadan öne doğru süpürülür gibi hareket yapılır. İki hareket arasında beklenebilir.
  • Dil sırtında doğal pembelik elde edilinceye kadar bu hareketler tekrarlanır. Bu sırada Halitosil dil macunu kullanılabilir.
  • Dilde kanama veya ağrı duyulması durumunda dil fırçalama durdurulur.
  • Üzerinde yara olan, kırmızı lezyon bulunan dil fırçalanmaz.
  • Dil kazınmamalıdır. Dil kazımak sağlığa aykırıdır


Bu dil fırçasıdır, her diş fırçasından sonra dil pembeleşinceye kadar uygulanmalıdır. Ağız kokusunun en bilinen tedavisidir.

Diş İpi

Diş ipi her gece yatmadan önce dişler fırçalandıktan hemen sonra yapılabilir. En önemli kural: keman yayı hareketi yapmamaktır. Bu hareket dişlere şiddetli hasar verir. Dişleri boynundan keserek kamaşmalar başlamasına sebep olur.
Normal bireyler için kullanılacak diş ipinin herhangi bir özelliği olması gerekmez. Diş ipinin mumlu veya florlu olması çok değerli olmayan pratikte bir avantaj sağlamayan bir detaydır. Temiz bir dikiş ipliği bile bir defa kullanılıp atılmak şartı ile diş ipi olarak kullanılabilir.


Büyütüldüğünde süngerimsi ve kalınlaşan elastik yapıya sahip diş ipleri piyasamızda bulunmaktadır (solda). Bu diş ipin ince kısmını normal diş ipi gibi kullanıp süngerimsi kısmı köprü gövdesinin altından geçirilerek doğal dişlere dokunmadan keman yayı hareketi yapılmalıdır. Diş ipi kullanmak, ipi iki diş arasına soktuktan sonra keman yayı hareketi yapmadan dişlerden bir tanesine yaslayarak çıkartmak ve bu hareketi her diş için tekrarlamaktan ibarettir. (sağda) Bu diş ipi kirlenir, atılmalıdır tekrar kullanılmaz.

Ağız Kokusunu Önlemek Gidermek ve Tedavi Etmek İçin Çinkolu Sakız, Gargara, Diş Macunu Hakkında

Ağız kokusunun birinci basamak tedavisi için diş hekimi ağız sağlığını temin eder. Yapılacak bütün diş ve diş eti tedavileri tamamlanır. Orta sert (yumuşak değil) diş fırçası ile dil ve dişler burada anlatıldığı şekilde düzenli fırçalanmaya başlanır.Ağız kokusunda ağız bakımı burada anlatıldığı şekilde yapılır.

Aşağıdaki çinkolu ürünler sadece Tip 1 ağız kokusuna etkilidir. Probiyotik yoğurt ise sadece Tip 3 ağız kokusu için etkilidir. Ağız kokusunun çeşitleri için buraya bakabilirsiniz.

Ağız kokusu ürünlerinde aşağıdaki çinko bileşiklerinin bulunması istenir
Çinko klorid (ZnCl2 )
Çinko laktat
Çinko asetat
Çinko glukonat
Diğer çinko bileşikleri ya etkisizdir veya pek az etkilidir.

Alkolsüz olması istenir fakat piyasamızda üzerinde “alkolsüzdür” yazan pek çok gargara alkollüdür.

Ağız kokusu için kullanılabilecek bazı ürünler şunlardır (13.Kasım.2017 tarihinde hazırlanmıştır. Bu tarihten sonra içerikleri değişen ürünler listede bulunuyor olabilir.)

Çinkolu diş macunları (alfabetiktir):
Colgate
sensetif çok yönlü koruma
İpana expert 7 diş eti koruma
SPLAT Special GINGER Diş macunu
Signal integral
Signal Nutriaktif

Alkolsuz, antiseptik ve çinkolu gargara
HALİTOSİL
Pharmol ZN
Oderol

Çinkolu sakız
Vivident karbonatlı

Probiyotik Yoğurt
Yovita probiyotikli yoğurt

AĞIZ KOKUSU GARGARASI NASIL OLMALIDIR
AĞIZ KOKUSU İÇİN DİŞ MACUNLARI NASIL OLMALIDIR


Ağız Kokusunun Ve Nefes Kokusunun Bugünkü Durumu

Bu gün her 4 kişiden 3 tanesinin ağzı kokusu şikayeti vardır.Ağız kokusu sosyal bir incinme sebebidir. Psikolojik sorunları beraberinde getirir. Ağız kokusunun sebep olduğu sosyal problemler biyolojik problemlerden daha fazladır. Tedavisiz kaldığında psikolojik bir içe büzülme ile sonuçlanır. Hatta eğer ağız kokusu sosyal bir problem yaratmasaydı belkide bir hastalık olarak görülmeyecek, tedavisi için emek ve gayret sarfedilmeyecekti. Ağız kokusundan yakınan bireyler sosyal yaşantılarında kendilerine olan güvenlerini kaybederler, çok sayıda ve çeşitlilikte doktor dolaşırlar, çünkü ağız kokusu belirli bir tıp branşının içerisinde incelenmez. Bu hastalığın hangi diş hekimliği uzmanlık alanına girdiği bile belli değildir.

Bu gün ağız kokusu periodontolojinin kucağına bırakılmıştır. Bu çok isabetsiz bir teslimiyettir. Çünkü periodontit artınca ağız kokusu artmaz, tam tersine ağız kokusu azalır. Ağız kokusu tedavisi için diş hekiminin uzman olması gerekmez. Mutlaka bir uzmanlığa dahil edilecekse ağız mikrobiyolojisinin işidir.

Ağız kokusuAğız ve nefes kokusu hastaları için yol gösteren, hangi tetkiklerin yapılacağını hangi tıp branş(lar)ına müracaat edileceğini belirleyen bir tıbbi prosedür yoktur. Böylece ağız kokusu hastaları kaderlerine terk edilmiş gibidir. Pek çoğu tedavi olamaz. Ağız ve nefes kokusu tedavisini kendisi arayıp bulmaya çalışır. Önce naneli sakız, mentollü şeker ile ağız kokularını maskeleyip toplumdaki sosyal konumlarında tutunmaya eski sosyal aktivitelerini ve sosyal yakınlaşmalarını korumaya çalışırlar. Ağız kokularını maskelemeye, yok farz etmeye veya unutmaya çalışırlar. Nefes kokusunu maskeleme konusunda başarılı olamayanlar toplumda yalnızlaşmaya başlar. Bir çok ülkede ağız kokusu tedavi merkezleri açılmakta, bir çok yabancı üniversitede ağız ve nefes kokusu tedavi birimleri kurulmaktadır, diş hekimleri odaları tarafından kampanyalar düzenlenmekte, bir çok yurt dışı markette ağız kokusunu engelleyen çinkolu gargara, alkolsüz antiseptik gargara, sakız ve çinkolu macun satılmaktadır. Dünyada durum budur.

Bu hastalar ağız kokusunu azaltmayan, tam tersine ağız kokusunu artıran pahalı ithal ürünler, kozmetik sprey ve gargaralar, ve naneli şekerler arasında kararsız kalmakta, avuç dolusu para ödeyerek satın aldığı ürünlerin etkisiz olduklarını görerek daha fazla güvensizleşmekte ve daha da umutsuzlaşmaktadır. İnternetteki dedikodularda ve koca karı ilaçlarında çözüm aramakta, gümüş suyu içmekte, çeşitli otları kaynatarak içmekte, nar suyu, kudret helvası ve alkali diyet hurafesi ile para mesai ve umut tüketmektedir. Bir çok insan evlenemeyip bekar kalmakta, insanlarla yakın temasta bulunmamak için üst makama terfi olmayı reddetmekte, öğrencisine, öğretmenine ve eşine yakınlaşmamaktadır. Ağız ve nefes kokusu sebebiyle boşanma davaları açılmakta, hatta bazıları intihara teşebbüs etmektedir Maalesef ülkemizde ise ağız kokusu yok farz edilmektedir. Fakültelerimizde öğrenciler ağız kokusu üzerine yetersiz eğitilmektedir. Bu gün diş hekimleri ağız kokusu şikayeti ile kendisine müracaat eden ağız veya nefes kokusu hastasına yeterince yardımcı olamamaktadır. Ağız kokusu hastası diş hekimine müracaat ettiği zaman, diş hekimi bu konuda yeterli miktarda eğitilmediği için ne yapacağını tam olarak bilememekte, mesleki iç güdüleri veya mesleki bir refleks ile ağız kokusu hastasının dolgularını yapıp dişlerini temizlemektedir. Sayısız vaka bu şekilde iyileşmeden kalmaktadır.Murat Aydın Adana
Biz diş hekimleri yetersiz kalınca kulak burun boğaz veya gastroentereloji doktorları otorite boşluğunu doldurmaya çalışmaktadır. Her ağız kokusu mutlaka bademcikten gelir diye anlamsız çıkışlar yapan kulak burun boğaz doktorlarının sayısı giderek artmaktadır. Üstelik bu doktorlar kendi kliniklerinde ağız kokusu tedavisi yaptıklarını ilan etmektedirler. Tonsillektomi operasyonunu ağız kokusu hastalarına rutin uygulayıp bunu bir ticari önerme yapan kulak burun boğaz doktorları vardır. Veya bir gastroenterolog televizyon ekranlarına çıkıp ağız kokusunun çok büyük bir bölümünün mideden kaynaklandığını söyleyebilmektedir. Üstelik bunu söylediği televizyon programında yanındaki koltukta bir diş hekimi oturmaktadır. Biz diş hekimlerinin bıraktığı otorite boşluğunu kulak burun boğazcılar veya gastroenterologlar doldurduğu için halkımız şanslıdır. Bu boşluğu üfürükçüler de doldurabilirdi. Sonuçta ağız kokusu hastaları doktor doktor dolaşarak çaresizliklerini tescil etmekte sonunda bir köşeye çekilip sessiz çığlıklar atarak naneli sakız ile tedavisini ertelemektedir. Sadece tıbbi değil bu konuda ilaç çeşitliliği de yetersizdir. Ağız kokusunu engelleyen ürünler piyasamızda yeteri kadar bulunmamaktadır. Eczanelerimizdeki 52 gargara ve spreyden 51 tanesinde alkol bulunur ve bunlar ağız kokusu yaparlar. Ağız kokusu tedavisi için verilen gargaranın ağız kokusu sebebi olması ağız kokusu tedavisinin en azından şimdilik ne kadar derin bir açmazda olduğunu gösterir. Maalesef pahalı ithal ürünler ve kozmetik ağız kokusu maskeleri, bu gün vitrinlerde yer almıştır. İlaç pazarında ağız kokusu ürünleri adeta havada uçuşmakta, hastalar bunların arasında kararsız kalmakta, avuç dolusu para ödeyerek satın aldığı alkollü ithal ürünlerin etkisiz olduğunu gördükçe daha fazla güvensizleşmekte ve umutsuzlaşmaktadır. Bu ürünler ya alkol içerdikleri için, ya sabunsu içerdikleri için, ya sodyum hidroksit içerdikleri için, ya tatlandırıcı ve koku verici içerdikleri için ağız kokusunu önce azaltmakta sona artırmaktadır. Bu etkisiz ithal ağız kokusu gargaralarına avuç dolusu döviz ödenmektedir. Buna bir dur diyen de yoktur. Böylece ağız kokusu ilaçları sahası bitki suyu içeren, naneli kekik tozlarına terk edilmiştir. Ağız kokusu tedavisinde yasal irade yeterli değildir. Ülkemizde ağız kokusu tedavi merkezi kurmak için yasal zemin bulunmamaktadır. Günümüzde ülkemizdeki durum budur.