TÜRK DİŞ HEKİMLİĞİ KİBİR KISKANÇLIK TESİRİNDE GİDEREK KÜÇÜLMEKTEDİR
Diş hekimliği eğitiminin kalitesi azalmakta, daha az bilgili öğrenciler mezun olmakta, bilim seviyemiz giderek azalmakta, eksik eğitimin getirdiği eksik hizmet ve eksik/yanlış tedaviler giderek artmaktadır.
Diş hekimleri basitmi basit, kolaymı kolay vakaları dahiliyeciye, hastahaneye sevk ediyor. yetersiz ve eksik eğitildiği için. Örneğin hamile veya süt veren kadına reçete yazmak, periodontal apse veya aft sebebiyle dahiliye doktoruna yollamak gibi.
Akademisyenler bürokratik yük altında kalıp bilim yapamıyor bu sebeple kendisi yapamadığı bilimi öğrenciye de öğretemiyor. Okulda öğretilenlerin neredeyse (en iyimser ihtimal ile) %60 ı teorik gereksiz yükten ibaret olup pek azı gelecekte muayenehanede kullanılabilecek uygulamalara bilim zemini oluşturacak şekilde düzenlenmiş derslerden oluşmaktadır.
İlgisiz ve uzak konular öğretilmeye zorlandıkça, diş hekimliği öğrencileri derslerde öğretilenleri gelecekte kullanmak için değil sınıf geçmek için derse giriyorlar, ezberliyorlar, sınavdan günler sonra unutuyorlar. Mezun olunca hayatın acı gerçekleri ile yüzleşiyor ve bu yük ağır geldiği için paramedikal uygulamalara sapıyor, eksik ve kusurlu hekimlik yapıyorlar.
Hastalara para hedefli indikasyonlar konuluyor. En fazla para getiren hangi müdahale ise diş şikayeti olan halkın ağzına gereksiz müdahale ve tedaviler yapılıyor. Örneğin kanal tedavisi yerine implant, ortodonti yerine lamineyt yapmak gibi.
Diş hekimliğinde başıboşluk hüküm sürüyor. Bilim sahibi olan ve para hedefli çalışmayan , mesleğini hakkı ile yapan meslektaşlarımı tenzih ediyorum. Ancak deneyimli bir diş hekimi olarak bu yazıyı kaleme almayı hak ettiğimi zannediyorum.
Bu meslek şöyle kurtulur. Yüce önder Atatürk’ün kendisini emanet ettiği hekimler böyle yetişir::
1- Akademisyenler (ki bu yazıda bilim adamlarını temsil ediyorlar) bürokratik yükten uzaklaştırılmalıdır. Bilimi öğrenmeli öğretmelidir. Bunu yaparken etik kurallara uymalıdır.
2- İki sene arka-arkaya bilim yayını yapmamış bütün akademisyenler görevden alınmalı, aşağıdan gelen genç beyinlerin önündeki pıhtı uzaklaştırılmalıdır. Üreten öncelikli olmalıdır.
4- Öğrencilerin gelecekte kendi kliniklerinde kullanacağı pratik bilgiler öğretmeli, hiç bir kullanım alanı olmayan örümcekli bilgileri öğretmekten vaz geçilmelidir, bundan şiddetle kaçınılmalıdır.
5- Akademisyenlerin bazı bilgileri paralı kurslarda öğretmek üzere kasıtla derslerde gizlememelidir. Akademisyenlerin eğitimde inandırıcı ve ikna edici olmaları için, prestijli ve saygın olmaları için, sevilip sayılmaları için, firmaların şemsiyesi altına girmekten uzak durmaları gerekir.
6- Diş hekimliği fakülteleri 6 seneye çıkarılmalı, dr ünvanı verilmeli/hak edilmelidir. Bu gün ne doktoruz ne de değiliz. Arafta bekleyen ruhlar gibi bedensiz ve kimliksiziz. Devlet bile diş hekimi istihdam ederken bordroya ne yazacağını bilememektedir.
7- Öğrenciler gelecek bilinciyle disiplinli çalışmalı, ve gayret etmelidir. Devamsızlık, boşvermişlik, kaytarma, değersizleştirme, siyaset, (mesleki bile olsa) her türlü örgüt faaliyetleri, ve buna benzer zararlı oyalanmalardan uzak durmalıdır.
8- Hayata atılmış hekimler fakülte ile dirsek temasını kaybetmemelidir. Daima okumalıdır, internet grupları, email ortamları, dost sohbetleri gibi birlikte olunan her fırsatta bilimsel varlıklarını ve deneyimlerini meslektaşlarına çıkar gözetmeden açmalıdır
9- Bu kurtuluş reçetesinde kurumsal örgütlerin görevi, yeri, katkısı olmadığı açıktır. Bunların çözüm üretmek adına yapacağı her teşebbüs mesleğimizin geleceğini daha fazla sıkıntıya sokabileceğinden, ülke genelinde zorlayıcı kararlar alması sona ermelidir. Meslekteki rol ve varlıkları yeniden değerlendirilmeli ve azaltılmalıdır. Diş hekimlerine meslek örgütünden istifa edebilme özgürlüğü getirilmelidir. “Bu örgüt beni temsil etmiyor” diyebilmeli ve maruz kaldığı yaptırım ve zorlamalarından muafiyet özgürlüğü tanınmalıdır. Hiç kimse kendisini temsil etmeyen bir kuruma üye olmaya mecbur tutulamamalıdır.
10- Firmalar sattıkları ürünün Türk malı olanlarına öncelik tanımalı, kendi ülkemizde yabancı ürünlerin benzerlerini üretmeli ve buna cesaretlendirilmelidir. Sattıkları her ürünün Türkçe yazılmış prospektüsünü bulundurmalıdır. Bire-yüz kar oranı ile 2 tane satmak yerine daha makul bir kar oranı ile daha çok sayıda satış yapmayı hedefleyen bir politika izlemelidir. Bu uygulama diş tedavi fiyatlarının azalmasını ve hizmetin halkın kılcallarına ulaşmasına katkı verecektir.
11- Hiç bir diş hekiminin mesai saatlerine, tabela boyutlarına ve tabela yazı formatına veya içeriğine karışılmamalıdır. Zorlayıcı hiçbir kanun veya tüzük bulunmamalıdır. Her diş hekimi eğer arzu ediyorsa tabelasına vesikalık fotoğrafını bile koyabilmelidir. Tabelasına canının istediği her yazıyı yazdırabilmeli, istediği her fiyatta çalışabilmeli, istediği her içeriği veb sitesinde yayınlayabilmelidir. Buna engel olmaya çalışmak mutlak ve kesin bir kıskançlık ve kibirdir. Türk diş hekimliğine en çok zarar veren şey kibir, sükse ve kıskançlık olmuştur.
12- Diş hekimliği ülke siyaset ve politikalarından uzak tutulmalıdır. Meslek örgütleri siyasi parti faaliyeti yapmamalı, hükümet veya siyasi konulardan en uzak yerde adreslenmelidir. Siyasete meraklı meslektaşlarımız meslek örgütlerinden ayıklanmalı, meclise girmek üzere uygun görecekleri bir partiye üye olmaya davet edilmelidir.
13- Fakülteler mezun ettikleri öğrencilere (ve isteyen her diş hekimine) belirli bir ücret karşılığında kurslar vermelidir. Örneğin diş hekimleri implant uygulamasını avuç dolusu para ödeyerek implant firmasının lise mezunu görevlisinden değil, daha makul bir ücret ödeyerek fakülte çatısı altında bir akademisyenden öğrenmelidir. Mezun olmuş hekimlerin bilgilerini canlı tutmak meslek örgütlerine terk edilemeyecek kadar ciddi bir görevdir.
Bir gün düzeleceğimizi umuyorum Allah’ın izniyle.